Dünyanın konuştuğu şef Mehmet Gürs ile biraz kişisel biraz da öne çıkan trendler ve mutfak anlayışı üzerine sohbet ettik. Tabii sohbetin bir diğer odak noktası, Mikla’nın 40 basamak birden yükselerek “Dünyanın En İyi 50 Restoranı – The World’s 50 Best Restaurants” listesinde, Ducasse, Robuchon, Chang gibi daha birçok efsane ismi geride bırakıp bir anda 56. sıraya yerleşmesi ve gündeme oturmasıydı.

“The World’s 50 Best Restaurants” listesi açıklandıktan birkaç hafta sonra yolumu Mikla’ya çeviriyorum. Bu kez lezzetleri tatmak için değil, Gürs’le tanışmak ve laflamak için. Masasını eşi, aynı zamanda ortağı Asena Gürs ile paylaşan ve söyleşi boyunca başarılarındaki yerinin altını çizen Mehmet Gürs’ün ofisi üç bölümden oluşuyor. Ana ofisi, masası ve kitaplarıyla kendi içinde bir düzene sahip olsa da bir dağınıklık örneği. Karşısında Mikla ve diğer markaları için araştırma yaptıkları mutfakları Mikla Lab, biraz ilerisindeki büyük salonda ise toplantı ve birlikte tadım yaptıkları uzunca bir masa yer alıyor. Mikla Lab’de, üzerinde çalıştıkları yeni ürün ve projeler tezgâhlarda. Kahveden sonra çaya yoğunlaştığını, projeyi Asena Gürs’ün yürüttüğünü anlatıyor. Birlikte yeni tabak örneklerinin bulunduğu göz alıcı raflara bakıyoruz. Gürs’ün Mikla, NumNum, Kronotrop ve Mikla Lab’i barındıran, ana üssü İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’na ulaştığımızda, büyükler liginde bir yere geldiğinizi hissetmemeniz mümkün değil. Kronotrop kahveniz, biskotti ve kurabiyeler, yanında su ile birlikte abartısız ama şık bir servisle masanıza geliyor. Şef Mehmet Gürs’ün alçak gönüllü, samimi ve geçekten her şeyi çok açık konuşan yapısı beni röportaj için planladığım formal düzenden çıkarıyor. Anadolu’da çekilmiş fotoğraflar, üretici profili fotoğrafları ve oğlu Bora duvardan bize gülümsüyor. Kendimi kahvenin keyfine ve odadaki yüzlerce kitaba kaptırıp aklıma gelenleri sormaya başlıyorum.

1 2 3 4 5 6