Dünyanın bu en kalabalık ikinci ülkesinde Delhi-Agra-Jaipur kentlerinden oluşan altın üçgen, tam anlamıyla görülmeye değer. Mahatma Gandhi’nin anıt mezarı için Delhi’yi, Şah Cihan’ın aşkını ölümsüz kılan Agra’yı ve pembe şehir Jaıpur’u dünya gözüyle görmek büyük keyif.!

 

3

Image 6 of 6

KARMAŞA & OTANTİZMİN BÜYÜSÜNÜ YAŞATAN ŞEHİR
Delhi’nin eski ismi Babür imparatorluğu zamanında, Şah Cihan’ın şehri anlamını taşıyan Şahcihanabad’mış. Dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Hindistan’ın Delhi gibi bir kentinde yaklaşık 18 milyon kişinin yaşaması da şaşırttı beni. Şehrin bazı yerlerinde inanılmaz bir kalabalık… Bazı yerleri, özellikle büyük bulvarları ise insandan neredeyse arınmış bölgeler gibi. Trafik, Altın Üçgen’de gördüğüm yerler arasında en yoğun olanı… Buna rağmen çok güzel bir düzen içinde diyebilirim. Tam kozmopolit bir şehir! Her şeyin en ucuzuyla en pahalısını bulma imkânınız var ama “Hindistan” dendiği zaman akla gelen, televizyonlardan sürekli izlediğiniz harmoniyi de yakından görebileceğiniz bir şehir Delhi. Şehrin yeni ve eski kısımları, New Delhi ve Old Delhi diye ayrılmış. Turistik anlamda en değerli bölge kuşkusuz Old Delhi.
Delhi’de görmeniz gereken yerler arasında Red Fort (Kırmızı Kale), Jama Mescidi, Mahatma Ghandi Anıt Mezarı, Chandni Chowk, Qutub Minar, Bahai Tapınağı, Safdarjang Kabri-Camii ve Hint Kapısı’nı sayabiliriz. Taş duvarları birçok imparatorluğun yükselişine veya çöküşüne tanıklık etmiş olan Delhi şehrinin Old Delhi (Eski Delhi) kısmındaki dar ve kalabalık sokaklarda kaybolmaktan korkmadan gezin, çünkü oralarda müthiş bir görsel şölen sizi bekliyor. Korkmayın; fakirlik, açlık çok yüksek seviyelerde olsa da kendinizi son derece güvende ve rahat hissedebildiğiniz bir ülke Hindistan.
Görmeniz gereken yerlerin başında gelen Red Fort (nam-ı diğer Kırmızı Kale), Yamuna Nehri’nin batı tarafında, Şah Cihan tarafından bir kraliyet ikametgahı ve resmi kompleks olarak inşa ettirilmiş. Red Fort’un hemen karşısında ise Delhi’de alışveriş dendiğinde akla ilk gelecek yer Chandni Chowk yer alıyor. Yüzlerce toptancının bulunduğu ve Eski Delhi ticaretinin kalbinin attığı yer burası. Örneğin gümüş takılar, şekerlemeler ve el sanatlarının en güzel örneklerini Chandni Chowk’ta bulabilirsiniz. Eski Delhi’de yer alan, Hindistan’ın en büyük ve en etkileyici camisi Jama Mescit’e de mutlaka uğrayın. Profesyonel fotoğraf makinenizle içeri girmek isterseniz yaklaşık 5 USD gibi bir rakamı, makbuz karşılığı ödemeniz gerekiyor. Bu parayı ödemek istemezseniz, makineleriniz emanete alınıyor ve çıkışta size iade ediliyor. Şah Cihan tarafından 1651 yılında inşa ettirilen Jama Mescit’te Cuma günleri yaklaşık 200 bin Müslüman aynı anda namaz kılabiliyor. Bu arada Jama Mescid’in anlamı da “Cemaat Camii”... Qutub Minar da Delhi’nin etkileyici ve önemli eserlerinden biri. 1199 yılında yaptırılmış olan bu şaheser, yanı başındaki caminin minaresi olarak insanlara ezan okumak maksadıyla da hizmet etmiş. Delhi’ye kadar gelmişken, Mahatma Ghandi anıt mezarını da ziyaret edebilirsiniz. Bahai Tapınağı da son derece enteresan bir bina… Lotus çiçeğini tasvir eden bembeyaz bir mermerden yapılan bu tapınak, bahçesindeki havuzla alışılmış tapınak-ibadethaneler arasında kendine ilginç bir yer edinmiş. Hangi dine mensup olursanız olun, sessiz olmak kaydıyla içeride istediğiniz şekilde ibadette bulunup dua edebiliyorsunuz. Tam da bütün dinleri kucakladıklarını söyleyen Bahai’lerin tapınağına yakışan bir güzelllik ve o anları seyretmek bile büyük bir ayrıcalık…

 

Yazı: Hülya Özkar