Ahmet Erkaya: Türk Yemek & Müzikleri Olmadan Asla!

Miami’deki Türk-Yunan restoranı Mandolin’in sahibi olan Ahmet Erkaya Soho House’un yiyecek içecek direktörlüğünü yapmaya hazırlanıyor. Erkaya, Miami’de en çok özlemini çektiği şeyin Türkiye’deki gıdaların tazeliği, bolluğu ve çeşitliliği olduğunu söylüyor.

 

İstanbul ve Miami arasında kendinizi nereye ait hissediyorsunuz?
17 yıldır yurt dışında yaşıyorum. Kendimi iki tarafa da yüzde 100 ait hissetmiyorum. Kendimi dünya vatandaşı olarak görüyorum. Miami şu anda hayatımı kurduğum yer, Türkiye ise beni ben yapmış olan memleketim.

Miami’den baktığınızda İstanbul size ne ifade ediyor?
Yaptığım iş itibariyle ilk aklıma gelen ve beni her düşündüğümde motive eden İstanbul’un güzelliği ve büyüleyiciliği dışında gıda konusundaki çeşitliliği, tazeliği ve bolluğu. Maalesef ABD’de buradaki doğallığı ve tazeliği bulmak çok zor…

Konusu açılmışken, Miami’deki restoranınız Mandolin’den bize biraz bahseder misiniz? Restoranınızın menüsünü hazırlarken nelerden ilham alırsınız?
Mandolin bir Türk ve Yunan restoranı. Eşim Yunan ve restoranı beraber açtık. İlhamımızı Türk ve Yunan yemeklerinden alıyoruz. Taze sebzelerden hazırladığımız zeytinyağlı yemekleri ve deniz ürünlerini tatlarını kaybetmeden müşteriye sunmak oradaki en büyük tutkumuz. Maalesef her ikisini de Miami’de gerçekleştirmek pek de kolay olmuyor. Geçen yıl restoranın arkasında organik bir bahçe kurdum. Orada roka, maydanoz gibi yeşillikler, hardal otu ve domates gibi çeşitli sebzeler yetiştiriyorum. Böylelikle İstanbul’u, İzmirli olduğum için Ege’yi, Miami’de tekrar yaşamaya çalışıyoruz. Balık ve deniz ürünü kısmında da birebir çalıştığım ticarileşmemiş balıkçılar var. O gün ne tutuyorlarsa bana haber veriyorlar.

İstanbul’daki Soho House’tan biraz bahseder misiniz?

Soho House Londra’da 15 yıl önce kurulmuş olan üyelik bazlı bir oluşum. İçerisinde otel, restoran, bar, gece kulübü, kütüphane ve oturma bölümleri bulunuyor. Soho House’un konsepti yaratıcı insanları bir araya getirmek. Moda, sinema ve tiyatro dünyasından insanlar, sanatçılar, ressamlar… Soho House oturmuş sanatçılardan ziyade ürününü daha ortaya çıkarmamış, potansiyeli olan yaratıcı kafaları bir araya getiriyor. Londra, New York, Los Angeles, Miami ve Toronto’nun ardından sıra İstanbul’a geldi. İstanbul Soho House, 1870’li yıllarda Osmanlı döneminde önde gelen İtalyan bir ailenin meşhur bir mimara yaptırdığı sarayda yer alıyor. 11 Eylül ertesine kadar ABD’lilerin rezidans ve konsolosluk olarak kullandığı bu yapı Tepebaşı’nda yer alıyor ve aslında birinci derecede tarihi eser. İçerisinde muhteşem gravürler var. Şu anda çok değerli sanatçılar, çok uzun zaman almasına rağmen gravürleri tek tek ortaya çıkartıyor.

Ne zaman açılacak Soho House?
Ekim, Kasım gibi. Sene sonundan evvel açmayı planlıyoruz.

Soho House’un yiyecek ve içecek bölümleriyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Soho House’un standart, herkese hitap eden bir yemek konsepti var. Onun üzerine biraz Türk yemekleri ilave edeceğiz. Mevsimsel, taze ve mümkün olduğu kadar hafif ve basit Türk tatlarını birazcık rafine edilmiş şekilde üyelerimize sunacağız.

Yılın ne kadarını Miami’de, ne kadarını İstanbul’da geçiriyorsunuz?
2013’ün Eylül ayına kadar neredeyse tamamını Miami’de geçiriyordum. Soho House ile birlikte her ay ortalama beş günümü İstanbul’da geçiriyorum.

İstanbul’a geldiğinizde ilk olarak ne yaparsınız?
İstanbul’a geldiğimde ilk yapmak istediğim şey Boğaz’a gitmek oluyor.

Miami’deyken İstanbul özleminizi nasıl gideriyorsunuz?
Türkiye’de büyüyüp yurt dışında hayatınızı idame ettirdiğiniz zaman memleket özlemi iki şeyle en rahat giderilebiliyor; yemek ve müzik. Yemek kısmını zaten işim sayesinde tatmin ediyorum. Günümüz teknolojisi sayesinde Türk müziğine ulaşmaksa çok kolay.