TUHAF EŞYALARLA DOLU BİR DÜKKÂN: KARAKÖY JUNK

Aslında karakter satmak gibi… İnsanlara kendilerini yansıtabilecekleri parçalar sunuyorsunuz…
Planlı yapmadım ama bir çocuğun kız arkadaşına doğum günü hediyesi olarak gül yerine daktilo alması daha çok hoşuma gidiyor. Ben de bu tip hediyeler almayı seviyorum. Birlikte dükkânı aşağı indirip eşya arıyoruz ya da evini yeni şeylerle döşemiş bir müşteri, tek bir parçanın da eski olmasını istediği için gelebiliyor.

Karaköy’de neredeyse hiç mağaza yok, neden burayı seçtiniz?
Daha çok café’ler var. İngiltere’de de böyle bir yerde yaşıyordum. Berlin’in yeni hali, İngiltere’nin Doğu Londra’sı, ABD’nin Brooklyn’i gibi… Daha ilham verici yerler bulmaya çalışıyorum. Bir yandan da çok küçük bir mesafe içerisinde ihtiyacım olan her şeyi burada bulabiliyorum. Şu an Karaköy’ün popüler olmasının nedenlerinden biri de bizim plansız bir şekilde bu kadar çok mekân açmamız… Başka bir yer olsa belki de bu kadar çok duyulmayacaktı.

Dışarıdan bakıldığında Karaköy, aynı sitede yaşayan arkadaşların mekânı gibi bir algı oluşturuyor…
Ben aslında kimseyi tanımıyordum ama buradakilerin hepsiyle ahbap olduk. Herkesin kurumsal bir geçmişi var. Burada bir şeyden sıkılıp farklı bir şeye yönelmek isteyen insanlar var. Benimki de öyle oldu. Birbirimizle benzer heyecanları paylaşıyoruz. Bir anda sohbet ederken bir proje üretip ertesi hafta hayata geçirebiliyoruz.

Kurumsal hayatı geride bırakıp bu tür bir risk alabilmek için ne gerekli sizce?
Hobim olan bir şeyi işe çevirdiğim için çok mutluyum. Dükkân kendini döndürüyor. Aslında ne kadar çok insan meraklıymış. Bir şekilde yolunu buluyoruz. Sıkılgan bir tipim, aynı eşyayı bir ay görmeye dayanamıyorum. Çalışkanlığın para getirdiğine inanıyorum. Özellikle de heyecan ve heves ile çalışıyorsan… Heyecanım bitip rutine girdiğim zamanlarda iki kere düşünüyorum. En sıkıcı düzende bile eğer heyecan duyuyorsam kafam farklı bir şekilde çalışıyor ve yeni şeyler üretebiliyorum. Biraz kendine güven, cesaret…