MOTOSİKLET AŞKINA!

Bir motoru baştan tasarlamak ne kadar zamanınızı alıyor?
Can: 3,5 ay ile altı ay arası.

Hayallerinizdeki motosikleti nasıl tarif edersiniz?
Mert: O değişiyor ki değişmesi de gerekiyor bence... Bundan üç sene önce “Ne kullanmak istiyorsun?” diye sorulduğunda vereceğim cevap ile şu anki arasında fark var.

Can:İşin fırınına ne kadar inersen o kadar fazla ekmek üretme imkânı oluyor ya… Bizim de bu konuda o kadar geniş bir zevk anlayışımız var. Bizim hayalimizdeki motor herhalde her şeyden kombin yaptığımız bir motosiklet olur.

Müşterilerinizle anlaşmanız kolay oluyor mu?
Can: Arkadaş gibi yaklaştığımız için kolay oluyor. Adını “müşteri” koymak istemiyoruz. Buraya geliyorlar; kahve içiyoruz, saatlerce konuşuyoruz. Sürekli telefondayız. Bir noktadan sonra her şey “Ağabey n’aber?”e dönüşmeye başlıyor. Onlar da bizim sadece bir şeyler yapıp para kazanmak amacında olmadığımızı anlıyor. Emeğimizi takdir ettiklerinden ötürü bayağı samimi oluyoruz. Zaten biz motoru yaptıktan sonra o insanlarla dolaşmak istiyoruz. Neticede ortak bir dili tutturabildikten sonra bir projenin içerisine girmiş oluyoruz.

Mert: Kimi insanlar var, sadece havalı görünmek için geliyorlar buraya. Bizim işimiz bu değil! Başka bir örnek vereyim: Buradaki motorlardan biri arkadaşa dedesinden kalmış. Binlerce kilometre kat etmiş bir motor. Bize geldiğinde çok yaşlanmıştı. Onu yeniden tasarlamak epey vakit alıyor ve çözüm üretmemiz gerekiyor. Diğerlerine göre daha çok emek veriyoruz. Parçalara ayırıp vidasına kadar yenilemek gerekiyor. O projeyi de çok seviyoruz. Manevî duygusu hem çok ağır hem de zevkli.