İnsanların giyim-kuşam biçimiyle şehirleri karakterize eden yapılar moda ile mimariyi melezleyerek marka iletişimi sürecinin temel yapı taşını oluşturuyor.

PRADA

Image 9 of 9

Herzog&de Meuron’un Prada için tasarladığı bina, yapı-cephe-alan üçlüsünü tek bir ünitede topluyor. Binanın dış kabuğu ve kemik olarak adlandırabileceğimiz iskeleti birbiriyle iç içe geçecek şekilde oluşturulmuş. Dış cephe, baklava biçiminde kesilmiş panellerin çelik çerçeveye oturtulmasıyla farklı bir doku elde etmeye olanak sağlamış. Dış-iç yüzey ve zeminde bulunan pencere levhaları; müşterilere hem içeriden hem de dışarıdan Prada ürünlerinin buğulu perspektifini görme imkânı sağlarken, şehrin bu prodüksiyonun bir parçası haline gelmesine de olanak sağlıyor. Yatay tüpler yapıyı bir arada tutarken aynı zamanda müşterilere şeffaf bir ortam içerisinde rahatsız olmadan kişisel alışveriş ve prova yapabilme imkanı da sunuyor. Binanın iç tasarımı değişken bir yapıya sahip. Birbirleriyle iç içe geçirilen ve her katla birleşen bağlantı noktaları, müşterilerin bulundukları ortamı sonu olmayan bir mekan gibi algılamalarına neden oluyor. İnce hesaplar ve sıra dışı bir estetikle tasarlanmış bu yapı, sadece bir mağaza olmaktan çıkarak hedef kitleleri kendine çekmeyi başaran fiziksel bir marka strateji uygulaması olarak karşımıza çıkıyor.