Yola çıkış noktamız Maçka’ydı. Günün geri kalanında nelerle karşılaşacağımız konusunda bir fikrimiz yoktu ancak görevimiz belliydi: paha biçilmez İstanbul’da bir lezzet turuna çıkmak.

lezzet-turu-g1

Ekibimizin önderi Şemsa Denizsel. Macerası Nişantaşı’yla başlayan ve ardından Bebek ve Kemerburgaz’da devam eden Kantin’in yaratıcısı. Eski İstanbul’da altı farklı durak bizi bekliyor. Ancak hiçbir durağı bilmiyoruz. Her birini hemen hemen ayrıldığımız noktadan sonra öğreniyoruz. Video oyunu gibi. Etabın sonuna gel, altınları kap (bu durumda karşı konulmaz lezzetleri keşfetmek oluyor) ve bir sonraki level’a geçme hakkı kazan.
Sabah güneşinin ışınları surların gölgesindeki Yedikule Bostanları’nın üzerine düşerken hayatımda ilk defa bir bostanda olduğumu fark ettim. Bostandan sorumlu kişi Ahmet Öztürk. Kendisiyle sohbet ederken konu geçtiğimiz haftalarda kutlanan Marul Bayramı’na geliyor. Zaten ziyaretimizden birkaç gün sonra bostan bir festival alanına dönüşmüştü. Öztürk, eskiden marulların sekiz kilo olduğundan bahsediyor. Görmedim hiç. Duyduklarıma pek inanasım gelmiyor ama yaşım da buna pek elverişli değil zaten. Bulunduğumuz bostanlar iki açıdan önemli. İki neden de aslında şaşırtıcı. Trafiğin vızır vızır işlediği bir yerde bulunan bostan hava şartlarından etkilenmiyor aslında. İkincisi ise sıkıyor canımızı. Bostanların üzerine toprak dökülmesi konuşuluyor. Nedeni park yapmak.

1 2