Haydarpaşa Garı’ndan esinlenerek tasarlanan Garda Cafe ülkenin dört bir yanından gelen malzemelerle leziz bir kahvaltı sunuyor.
garda-cafe-g1

Garda Cafe, geçtiğimiz Mart ayı başında Kadıköy’ün yenilenen Yeldeğirmeni mahallesinde açıldı. İçerisi bir tren garı havasında tasarlanan mekân, Türkiye’nin dört bir yanından gelen malzemelerle hazırlanan kahvaltısıyla civarda adını çoktan duyurmayı başardı. Böyle olunca biz de soluğu Garda Cafe’de aldık.
Serdar Özkan yıllarca bir ilaç firmasında satış mümessili olarak çalışmış. Hayatında bir değişiklik yapma ihtiyacı hissedince de hem İstanbul’da kalabileceği hem de stresli hayatından uzaklaşabileceği bir iş kurmayı hayal etmiş. O noktada da 17 yıllık üniversite arkadaşıyla maddi-manevi güçlerini birleştirerek Garda Cafe’yi Yeldeğirmeni’ne hediye etmişler.
Garda’nın tren temalı olmasının sebebi ise iki ortağın hayatları boyunca trenle yolculuk yapmaları ve bu kültüre olan ilgileri. Trenlerin samimiyetini seven ikili, iç tasarım aşamasında ünlü bir iç mimarla çalışmaktansa alaylı bir Ermeni ustayla anlaşmışlar. Haydarpaşa’nın bugünkü konumu ve geleceğinin belirsizliği, ayrıca Yeldeğirmeni’nin eskiden TCDD çalışanlarının ikamet ettiği yer olması mekânlarını gar konseptinde tasarlamaya itmiş. Kapılarının ardına kadar açık olduğu ve içeri gün ışığının dolduğu Garda’ya adım attığınızda sağ ve sol duvarlarda Haydarpaşa’yı ve İstanbul’u betimleyen duvar resimleri karşılıyor sizi. Başınızı kaldırıp yukarı bakarsanız kemerli tavanların tıpkı Haydarpaşa’nınkiler gibi detaylı oryantal işlemelerle süslü olduğunu görüyorsunuz. İçerideki ahşap sandalyeler, mekânın en sonundaki ahşap çerçeveli bar bölgesi ve ardındaki açık mutfak da samimiyeti artırıyor. Duvarlarda da Haydarpaşa Dayanışması’nın hediye ettiği tabelalar, nostaljiye tavan yaptıran orijinal detaylar görmek mümkün.
Serdar ve ortağı Sahra, Garda’nın kahvaltı ağırlıklı ve her malzemenin en iyi üretildiği yöreden getirildiği bir yer olmasını istemişler. Arnavut kökenli Serdar’ın annesinin elinden çıkma Arnavut börekleri, ev yapımı reçeller, Ayvacık peynirleri, Edremit zeytini ve zeytinyağı Garda’nın ünlü kahvaltısıyla masaya geliyor. Ayrıca yediğiniz her şeyi toptan satış fiyatı üzerinden satın alabiliyorsunuz. Bunun için Edremit’e gitmenize ya da market market dolaşmanıza gerek yok. Bizim favorimiz ise kahvaltıya dâhil olan Feraset sosisleri oldu. Kurucusunun Almanya’da bir yıl özel eğitim aldıktan sonra yarattığı Feraset markasını şehirde her yerde bulmak mümkün değilmiş. Göztepe’deki üretim tesisinde ya da Macrocenter’larda bulunabiliyormuş ama yolunuz düşerse Garda’da çok daha uygun fiyata bu muhteşem ve Alman sosislerini aratmayan lezzeti satın alabiliyorsunuz.
Garda Cafe’nin sahipleri Yeldeğirmeni’nin geleceği hakkında umut dolu. Hem mahallenin eski sahipleri hem de yeni gelen genç girişimcilerin bölgeyi daha da ileriye taşıyacağına inanıyorlar. Hatta belki ileride, mekân elverdiği sürece yerel sanatçıların eserlerini sergilemeyi de düşünüyorlar.

1 2