kadin-g6

İnternette “kadın sanatçı” terimini arattığınızda, 70’lerden günümüze kadar yayınlanan pek çok makaleyle karşılaşıyoruz. Ve neredeyse hepsi tek bir soru soruyor: “Neden resimde hiç ‘kadın usta’ yok?” The Guardian gazetesinin 2013’te yayınladığı “Sanatta kadınlar: Neden tüm ‘usta ressamlar’ erkek?” makalesi, sanattaki kadın-erkek ayrımına dikkat çekiyor: Bağımsız küratör Gemma Rolls-Bentley, 2013’te yaptığı araştırmada, 2012’deki en pahalı yüz müzayede satışı listesini incelediğinde, hiç kadına rastlamamış; “Listedeki sanatçıların bazıları yaşıyordu, bazıları ölmüştü. Her biri çok kıymetli sanatçılardı, ‘usta’ veya ‘dahi’ olarak adlandırılıyorlardı ve hepsi erkekti! Kıbrıslı, Türk kökenli İngiliz sanatçı Tracey Emin gibi kadınların başarılarını bildikleri için, çoğu insan kadınların sanattaki yerlerini sağlamlaştırdıklarını ve erkeklerle eşit olduklarını düşünüyor” diyordu. 2013’te Tate Modern koleksiyonundaki sanatçıların yüzde 83’ü, Saatchi Gallery’dekilerin ise yüzde 70’i erkekti. Yapılan araştırmalar dünya genelindeki en büyük koleksiyonlarda sergilenen eserlerin sadece yüzde 5 kadarının kadınlar tarafından yapıldığını gözler önüne seriyordu. 2011’de ise Londra’daki National Gallery’de sergilenen 2,300’den fazla sanat eserinin üreticilerinden sadece 11’i kadındı.
Türkiye’de ise bu tür istatistiklere kolayca ulaşmak ne yazık ki mümkün değil. İstanbul Modern’le olan görüşmemizde, kadın-erkek oranının neredeyse yarı yarıya olduğunu görmek umut vericiydi. Müzede, 2016 Ocak’ı itibarıyla 36 kadın, 75 erkek sanatçının çalışması sergileniyor. Bu sergide 74 yapıt kadınlara, 112 yapıt da erkeklere ait.
Türkiye’deki rakamlardan halkın haberdar olmaması şaşırtıcı bir şey değil ama sanatçıların da bu konuda kesin bilgi sahibi “olamadıklarını” görmek üzücü. Örneğin Nezaket Ekici, geçtiğimiz yüzyılda erkek sanatçıların sanat dünyasına hâkim olduğunu söylüyor ama son 50 yılda bu durumun değişmeye başladığının da altını çiziyor: “Özellikle 70’ler sonrasına baktığınızda, kadın sanatçıların sayısının son derece arttığını görüyoruz. Örneğin, Artfacts.net modern ve çağdaş sanat rehberindeki en değerli sanatçılar sıralamasında; Cindy Sherman, Marina Abramovic, Louise Bourgeois, Valie Export gibi isimleri “Top 100” içinde görüyorsunuz. Fakat Türkiye hakkında hiçbir fikrim yok, aklımda bir istatistik kalmamış. Yine de Türkiye’deki sergileri gezdiğimde veya Türk gazetelerini veya sanat dergilerini okuduğumda, karşıma çok sayıda kadın sanatçı çıkıyor. Ayrıca Türkiye sanat sahnesinde uzun yıllardır aktif şekilde varlık gösteren isimler var; Neriman Polat, İpek Duben, Nil Yalter ve Canan gibi…”
Resmi istatistikler bir yerlerde tutuluyor mu, tutulacak mı, tutulsa bile halkla paylaşılır mı bilemiyoruz. Ama İstanbul Modern’de, rakamların bu şekilde olmasının sizi mutlu etmesine izin vermelisiniz. Çünkü kadınların çağdaş sanat sahnesinde kendilerine önceki dönemlerden daha çok yer buldukları su götürmez bir gerçek. Bunun sebebi, kadınların artık kendilerini daha yüksek sesle ve farklı medyumlarla ifade edecek cesareti bulmaları olabilir… Ardan Özmenoğlu da çağdaş sanatın kadınların hâkimiyetine girmeye başlamasının sebebinin “değişen zamanlar” olduğuna dikkat çekiyor: “Belki artık zamanı gelmiştir. Dünya bu çığlıkların ancak farkına varmıştır. Bazı uyanışlar geç olur, önemli olan ‘çok geç’ olmaması. Günümüzde bu uyanışa sanatçı topluluğu Guerrilla Girls’ün sebep olduğunu söyleyebiliriz.”

kadin-g5

Bilge Friedlaender, Kare Mutasyon: Yerçekiminin Reddi #10, 1975

1 2 3 4