İstanbul’un en güzel semtlerinden birinde konumlanan ve yılların eskitemediği mekân 5. KAt’ın 24 yıllık macerasını restoranın sahibi ve işletmecisi Yasemin Alkaya’yla konuştuk.

5. Kat’ın macerası, 1993 yılında başlamış. İstanbul’un en eski kültür merkezlerinden olan ve konser, söyleşi ve sanat atölyelerine yıllarca ev sahipliği yapan Bilsak binasının beşinci katından ismini almış. Burayı sevmemizdeki en büyük neden Sarayburnu’ndan Boğaziçi’ne kadar uzanan manzarası. 5. Kat sadece bizim favorimiz değil, Halil Ergün, Türkan Şoray, Çağan Irmak ve Murathan Mungan gibi isimler de mekânın müdavimlerinden. Saydığımız isimler restoranın sinemayla oldukça içli dışlı olduğunu gösteriyor. O halde bir örnek daha verelim; 36. İstanbul Film Festivali kapsamında Sir Ian McKellen da şehre geldiğinde onuruna burada bir yemek düzenlenmişti. Bu isimlerin yanı sıra İstanbul’da hatta Türkiye’de eşcinsellerin özgürce, saklanmadan her daim buluşmak için geldikleri ilk mekânlardan biri aynı zamanda. Mekânın sinemayla olan ilişkisine az sonra değinmeye devam edeceğim, ama öncesinde buranın The New York Times ve The Guardian gibi gazeteler tarafından defalarca “Dünyada muhakkak gidilmesi gereken mekânlar” listelerinde gösterildiğini de belirtelim.

SANATTAN ALINAN İLHAM
Peki, mekânın bu derece övülmesi, her kesimden kimseler tarafından tercih edilmesinin sebebi ne olabilir? Yasemin Alkaya şöyle yanıtlıyor: “Oyunculuk eğitimi sanatın her dalında olduğu gibi yeteneğin yanı sıra büyük uğraş ve sabır gerektiren bir disiplindir. Mükemmeliyetçi, çözüm odaklı, hata kabul etmeyen bir disiplin. Ben konservatuar eğitimime yedi yaşında bale ile başladım. Piyano, solfej, şan ve drama eğitimlerimde Türkiye’nin en değerli hocalarıyla çalışma şansım oldu. Bu eğitimler sayesinde bu kadar dayanıklı ve başarılı olduğumu düşünüyorum. Aynı anda birden fazla şeyi görebilmek, duyabilmek, hissedebilmek ve kokusunu alabilmek ancak bu eğitimlerle mümkün olabiliyor sanırım. Bunun yanı sıra sanatsal dokunuşlar da farklılık yaratıp, burayı özel bir yer haline getirmeyi sağlıyor tabii ki. Atmosfer yaratmak için seçilen müzik, ışık ayarı, objeler ve dekorasyonda kullanılan her türlü malzeme, lezzet ve sunum elbette büyük bir dikkat ve özel bir ruh gerektiriyor.”

SİNEMANIN MUTFAĞI
Gelelim, 5. Kat’ın ağırladığı konuklarının da ötesinde sinemayla kurduğu bağa. Alkaya 1990 yılından beri senaryo yazıp film yapmaya çalışıyormuş. Ama 1993 yılında kurduğu tiyatroyu ayakta tutabilmek için restoran işine girince film yapma fikri uzun süre rafa kalkmış. “Çok genç yaşta işçi çalıştırmak ve konuk ağırlamak durumunda kalmak, utanma duygusu çok yüksek olan benim gibi bir insan için büyük bir sorumluluktu. Para ve zaman ayırarak 5. Kat’a gelen herkese umduğunun ötesinde hizmet sunmak ve mutlu göndermek onur meselesiydi. Hâlâ da öyle. Her şikâyet beni çok utandırır ve uykularımı kaçırır. Ama aynı zamanda bu yoğun çalışmanın içinde çalıştığım herkesi ve yaşadığım her olayı bir karakter, bir hikâye olarak görüp dışardan bakabildiğim ve kafamda geliştirebildiğim için bir süre sonra 5. Kat kendi başına bir film konusu oldu. Çalıştığım insanları ve koşulları, insanlarla paylaşmak istedim. Tabi kendi bakış açımla… Filmi çekerken de, sonrasında da çok mutlu oldum.” Yasemin Alkaya böylece yönetmenliğe ilk adımını atmış. ‘5. Kat’ filmiyle birçok uluslararası festivale katılmış ve bu sırada insan ruhunun belgeseli olan docudrama ile tanışmış. ‘Yaşam Arsızı’nı, geçen senede sokakta yaşayan insanları çekmiş. Ancak henüz montajına başlayamamış.

AH İSTANBUL!
Buranın nefes kesen bir manzarası var. Terastan bakınca İstanbul’a yeniden âşık olabilirsiniz. Alkaya hak veriyor yorumlarımıza ama ekliyor; “Ama 5. Kat’ın bu kadar sevilmesinin tek nedeni bu değil tabii ki. En önemli özelliği gelen konuklar; zevk ve stil sahibi, lezzetten anlayan üst kültür bir profil. Bir mekânın en önemli aksesuarı konuklarıdır bence. Elbette bu profili yaratmak için çok net ve ödünsüz bir işletme anlayışım var, bu konuda çok seçiciyimdir. Kendi istediğimi sunarım. Beklentiyi karşılamak değil, beklenmeyeni sunmak bir işletmenin asıl amacı olmalı diye düşünüyorum.” Alkaya, Uzakdoğu mutfağını çok sevdiği için menüde de bu esintileri görebilirsiniz. Thai, Kamboçya, Hint yemekleri hemen göze çarpıyor. Menüyü kendi hazırlıyormuş ve muhakkak kendi yapabildiği yemekleri ekliyormuş. Peki, restorana gelince başka hangi lezzetler sizi bekliyor? İtalyan mutfağından makarnalar ve başlangıçları ve özellikle Türk mutfağına özgü olan lezzetleri, mesela 5. Kat Şaşlık’ı deneyebilirsiniz.