Yetişkin köpeklerin eve, insana veya yeni evine, yeni insanına alışamayacağı, dolayısıyla mutlaka yavru köpek sahiplenilmesi gerektiği yönünde yaygın bir kanı vardır. Yaygınlığına bakıp doğru sanmayın ancak safsata başlığı altında yer bulabilecek türden bir görüştür bu. Kahve ve Tuvana anlatsın size…

Yavru köpek büyütmüş olanlar, sahipleneceği köpeğin illa yavru olmasını isteyenleri cahil olarak hakir görmeye meyleder. Çünkü bebektir; sık sık beslemek, yalnız bırakmamak, sürekli ilgi göstermek, ona oyun arkadaşlığı etmek, çişiyle kakasıyla uğraşmak, sağlığını anbean kollamak gerekir. Ortalama altı ay çocuk doğurmuşa dönersiniz. Gerçek bir sabır işidir, özveridir. Üstelik sonunda ortaya fiziksel ve ruhsal bakımdan sağlıklı bir yetişkin köpek çıkaramazsanız, bu sizin hatalarınızdan kaynaklanmış olacaktır. Köpekler aynadır zira.

Böylesi bir sorumlulukla başa çıkamayacağınızı düşünüyor ama mutlaka köpeğiniz olsun istiyorsanız, size alışamayacağı, eve uyum sağlayamayacağı safsatalarına kulak asmayın ve yetişkin köpek evlat edinin. En fazla birkaç hafta evde düzen oturtmaya çalışmanız gerekir.

kahve oncesi 1

Hatta hayat sürprizlere doludur, bazen bir gün bile uğraşmazsınız. Kahve’nin öyküsünde olduğu gibi: İki yaş civarında hayatında ilk defa eve girer, oturur, sanki hep o evde var olmuştur. Ne siz yadırgarsınız ne de o.

Kahve, 2014 sonunda şişmiş bir pati ve uyuzlu olarak Şile’nin bir köyünde bulundu. Bir yaş üstüydü. Getirildiği ilk gün Ködi Veteriner Kliniği’ndeydim, kendisiyle böyle tanıştık. Gören herkesin içini burkan bir hali vardı. Uyuz dert değildi ama sorunlu patisinin ya üzerine bir şey düşmüştü ya da üzerinden otomobil gibi ağır bir şey geçmişti. Parmakları kırık döküktü. O pati toparlanıp ön ayaklarını sekmeden kullanmaya başlayınca, arka tarafında da bir sıkıntı olduğu fark edildi. Arka bacaklardan birinde eski bir kırık vardı.

Topal, uyuz sokak köpeği Kahve’nin ortalama bir yılı pansiyon olarak kaldığı bir bahçeyle klinik arasında geçti. Sokaktan geldiği ve kısıtlı bir mekânda mahpusluk yaşatılan köpeklerin aksine barındığı yere tuvaletini yapmama lüksüne sahip olduğu için, tuvalet eğitimine ihtiyaç duymadı (köpekler içgüdüsel olarak çiş ve kakalarıyla aynı ortamda yatmak istemezler, sürekli bir yere bağlanılır veya kapatılırlarsa zamanla mecburen alışırlar). Sıkışınca sokağa çıkmak istediğini söylüyordu. Yine sokaktan geldiği ve racon bildiği için, yanından geçen köpeklere dönüp bakmıyor, arkasındaki insana güvenip “hırtlık” yapmıyordu, dolayısıyla gezdirilmesi çok kolaydı. Hâlâ öyle.

kahve sonrası 4

6-7 aydır hukukçu ve çevirmen Tuvana Gülcan’ın “Bunu bir ara ben doğurmuş olmalıyım” dediği kıymetli oğlu Kahve, bugün huzurlu bir uyku çekmesinin başlıca sebeplerinden biri.

Sahipsiz doğup büyümüş erişkin bir köpeği evlat edinmenin ne kadar muhteşem bir şey olabildiğini en iyi Tuvana Gülcan gibi aklı ziyadesiyle başında bir kalemin Kahve’ye ilan-ı aşkı anlatır dedim. Dandunpatakute.blogspot.com adresli blog’unda sayfamız için kaleme aldığı “Rüya Üfleyen” yazısını şiddetle tavsiye ediyorum.