Çağdaş Edebiyatımız önemli isimlerinden fantastik kurgu yazarı Sezgin Kaymaz’ın eserlerinde hep hayvan kahramanlarda vardır. Yeni romanı “Kün” de (İLETİŞİM YAYINLARI) yine bir köpeği konuşturuyor. Hem de Konya ağızıyla!

2

Image 2 of 5

İnsanlığın hayvanlarla sorunlu ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsanlığın sorunu kendi egosu ve kibriyle hayvanlarla değil. Hayvan bu kibirli yaratığın gözünde “altta” olanı, “tepelenebilecek” olanı, tepelendiği zaman “suç ve günah sayılmayacak” olanı temsil ediyor. Kibir karşındakini senden aciz, akılsız, yoksul ve güçsüz görme illetidir. Bu duyguya bir kez kapılırsanız tedavi edilmeniz gerekir. En iyi tedaviyi de hayvanat yapar. Bir bakarsınız kerli ferli bir adam çömelmiş iki büklüm köpek dışkısı temizliyor. Siz üstü başı temiz, kazağına kedi tüyü yapışmamış, pantolonuna köpek salyası bulaşmamış, halısına kuş yemi dökülmemiş hayvan sever göremezsiniz çünkü onlarda kibir olmaz. İnsan, hayvanlarla olan sorununu giderebilmek için öncelikle kendisiyle sorununu gidermek zorundadır. Kendini, bir hayatın hükmüne râm edebilecek kudrette gördüğün sürece sevgi senin hayatında belirleyici rol oynayamaz. Sevdanın yörüngesinden geçemez, aşk diye bir şeyin var olduğunu dahi bilemezsin. Kapalı gelmiştin, açılmamış bir mektup gibi iade edilirsin kaderine.

Hayvan bedeninin giyinmek ve beslenmek için kullanıldığı bir dünyada onları eşit varlıklar olarak görmek kolay değil. Bu açmaz nasıl aşılabilir sizce?

Kolay değil. Bir sokak köpeğinin başını okşuyoruz, kapımızın önüne bir kap su koyuyoruz, ekmek kırıntılarını güvercinlerle paylaşıyoruz, yaralı bir kedi görünce alıp veterinere götürüyoruz diye azar işittiğimiz bir memlekette yaşıyoruz biz. İnsafsızlar, bir de lâf bellemişler “Onca insan aç dururken!” diye başlıyorlar homurdanmaya. Sanki kalplerinde aç insanlara sahiden yer var da biz onların elini tutuyoruz. Bu tartışılacak bir mantık değil. Anaokulundan başlayıp “insan evladını” eğitmek lazım. Tabii ailelerin de “Yaramazlık etme, yoksa seni köpeğe veririm”, “Dokunma o kediye mikrop kaparsın” demekten vazgeçmesi lazım. Henüz çok uzağında olduğumuz bu kavrama noktasına getirmeli yeni nesilleri. Hâl bu iken hayvanları gıda veya eşya olarak görenlere ne diyebilirsiniz? Onlara öncelikle hayata “öyle bakmamayı” öğretmek gerekmez mi?