Bu yıl 21- 24 Kasım tarihlerinde İstanbul’da Institut Français ve SALT Beyoğlu’nda gerçekleşecek olan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali (SYFF); kendimizle ve yaşadığımız gezegenle olan bağlarımızı gözden geçirmemizi sağlıyor. Festival kapsamında mutlaka izlemeniz gereken filmleri mercek altına aldık.

Sürdürülebilirlik kavramının doğru anlaşılması ve toplumda farkındalığın artması amacıyla 2008’de yola çıkan SYFF, aslolanın yaşamın sürdürülebilirliği olduğu vurgusu ile 12 yıldır ilham kaynağı ve dayanak noktası olmaya devam ediyor. SYFF2019 seçkisinde yer alan belgeseller bize sadece olup biteni göstermekle yetinmiyor, sistemleri anlamamızı ve ilişkileri kurmamızı sağlıyor, ilham veriyor, bizi güçlendirip harekete geçmeye davet ediyor.

Bireysel, sosyo-kültürel ve organizasyonel dönüşüm için katalizör olabilecek belgesellerden oluşan seçkisi ile SYFF küresel sorunların kaynağına odaklanıyor, gerekçelerinin anlaşılmasına ışık tutuyor, gerçek ihtiyaçların tanımlanması ve karşılanabilmesi için ilham veriyor ve yaratıcı çözümler içeriyor.

Belgeseller dünyanın birçok farklı ülkesinden iklim değişikliği, sosyal girişimcilik, bir insan hakkı olarak barınma ve konut, toplumsal dönüşüm, yerel ekonomi, sürdürülebilir ormancılık, turizm, çocuk işçiliği ve çocuk köleliği, sürdürülebilir üretim, sorumlu tedarik zinciri, barış, ekosistem restorasyonu, deniz permakültür, enerjinin demokratik üretimi ve paylaşımı, vb. birçok konuyu bütüncül bir bakış açısıyla aktarıyor.

SYFF2019 Seçkisi

2040 (Yönetmen: Damon Gameau, Avustralya, 2019, 92’)

Şu anda yaşamsal öneme sahip olan bir geleceğe bakan 2040’da, ödüllü yönetmen Damon Gameau bizleri eğer bugün gezegeni iyileştirmek üzere var olan en iyi çözümleri kucaklayabilirsek ve bunları ana akım yapabilirsek 2040’da geleceğin nasıl göründüğüne dair bir yolculuğa çıkarıyor. 4 yaşındaki kızına görsel bir mektup olarak tasarlanan filmde yönetmen, geleneksel belgesel yaklaşımı ile dramatize bölümler ve görsel efektlerle gelecek nesiller için tüm bu çözümlerin dünyayı nasıl iyileştirebileceğinin resmini çiziyor.

Baskı / Push (Yönetmen: Fredrik Gertten, İsveç, 2019, 92′)

Küresel bir sorun olarak konutun metalaştırılması neticesinde ortaya çıkan sorunları inceleyen filmde Birleşmiş Milletler raportörü Leilani Farha’nın gözünden neden artık şehirlerimizde yaşamanın giderek imkansız hale geldiğini inceliyoruz. Temel bir insan hakkı olarak barınma ve konut insanın sağlıklı ve güvende olmasının önkoşuludur. Oysa dünyanın her yerinde yaşayacak bir yer bulmak giderek zorlaşmakta… Günümüzde konutun bu denli acil bir sorun olmasının arkasındaki oyuncular ve etmenler nelerdir?

Bir Artizan Çikolata Hikayesi / Setting the Bar: A Craft Chocolate Origin Story (Yönetmen: Tim Shephard, ABD, 2019, 85’)

Kakao çekirdeğinin Amazonlar’dan başlayan ve dükkanlarda çikolata olarak son bulan hikayesini anlatan filmde birkaç artizan çikolata yapımcısının Peru ormanlarında çiftçi toplulukları ile doğrudan ilişki kurmalarını ve yeni kakao çekirdeklerini tespit etmelerini aktarıyor. Daha iyi ürünler için güçlerini birleştiren ve işbirliği yapan girişimcilerin hikayesi bir yandan da gıda sistemi ve sürdürülebilirliğin kesişim kümesini gözler önüne seriyor. Tüketicilerin giderek daha fazla gıdanın kaynağını ve üretim yöntemlerini sorgulaması, küçük ölçekli ve sürdürülebilir şekilde üretilen gıdalar için daha fazla ücret ödemeye hazır olmaları işin içerisinde olan herkese fayda sağlıyor ve sürdürülebilir tarımı destekliyor mu?

Büyük Yeşil Duvar / The Great Green Wall (Yönetmen: Jared P. Scott, Birleşik Krallık, 2019, 92’)

Afrika kıtasında yaşamı değiştirecek yeni bir dünya harikasının doğuşunu takip eden Büyük Yeşil Duvar Sahra çölünün kıyısında başlayan ve gezegenin en iddialı denemelerinden birinin şaşırtıcı hikayesini aktarıyor. Afrikanın doğu kıyısından batı kıyısına ağaçlardan ve bitkilerden oluşan bir duvar yetiştirme ve geçtiği bölgelerde iklim değişikliğinin yarattığı yıkımı durdurma hayali. Büyük Yeşil Duvar 2030’da bitirildiğinde gezegendeki yaşayan en büyük yapı olacak, Büyük Mercan Kayalıklarının üç katı uzunluğunda! Fernando Meirelles’in yönetmenliğinde, Mali’li ünlü şarkıcı ve aktivist Inna Modja’nın gözünden anlatılan bu müthiş girişim izleyicileri kıta boyunca görsel ve müzikal enfes bir yolculuğa çıkarıyor. Inna, bir yanda savaş ve kıtlık ile harap olmuş ülkeleri keşfederken öte yanda yeni filizlenmekte olan ve milyonlarca insana umut veren Afrika Birliği’nin hikayesini anlatıyor.

Cesur Barış / A Bold Peace (Yönetmen: Matthew Eddy ve Michael Dreiling, Kosta Rika, ABD, 2016, 90′)

Kosta Rika yaklaşık 70 yıl önce dünyada ordusunu lağveden en büyük ülke olarak kaynaklarını eğitime ve sağlığa ayırmaya başladığında orta sınıfı geliştirmiş ve kapsayıcı bir toplumu teşvik etmiştir. O günden bugüne Kosta Rika çevre koruma, vatandaşların mutluluğu ve sağlığı ile ilgili ölçümleri kapsayan Mutluluk Endeksinde bir numara olarak yerini almıştır. Bu belgesel Kosta Rika’nın ilham verici hikayesine dikkat çekerek mutluluğun, sağlığın ve bir savunma politikası olarak pasif direnişin gerçek değerini inceliyor. Film aynı zamanda ABD’nin askeri endüstrisi ve sürekli savaş ekonomisi ile tezatı ortaya koyuyor.

Ekotopya / Ekotopia (Yönetmen: Ufuk Tambaş, Türkiye, 2018, 40’)

Ekotopya, Kars’ın Yeni Boğatepe (Zavotlar) köyünde 2000’li yılların başında, sürdürülebilir bir yaşam felsefesi ile yola çıkan insanların hikayesini anlatmaktadır. Belgesel, İlhan Koçulu’nun öncülüğünde başlayan çalışmaların hayvancılıktan tarıma, gündelik yaşam pratiklerinden yerel turizme kadar bir dizi olguyu nasıl derinden etkileyip dönüştürdüğünü kahramanlarının anlatıları üzerine kuruyor. Endüstriyel yöntemler ve kar hırsı gibi doğal ve kültürel hayat üzerinde yıkıma yol açan yöntemleri reddederek, coğrafyanın kadim kültürüne yüzünü dönen, kaybolmaya yüz tutmuş bitki ve hayvanları doğal ve geleneksel bir yaşam döngüsü perspektifi ile yeniden doğaya kazandıran bu çalışmalar sosyal ve ekonomik hayatı yeni baştan inşa ediyor. Filmin temel amacı da bu ilham verici çabanın, kendi coğrafyası ile sınırlı kalmayıp ülkede ve dünyada başkalarına da cesaret vermesi…

Gerçek Servet / Redefining Prosperity (Yönetmen: John de Graaf, ABD, 2018, 57’)

Film madencilik faaliyetlerinin yarattığı kirlilik mirasının ardından nehirlerini kurtarmak amacıyla birleşen bir toplumun yarattığı refahın hikayesini aktarıyor. Kaliforniya’daki altına hücum ile doğan Nevada şehri bir zamanlar dünyada çevreye en çok zarar veren faaliyetlerin yer aldığı şehirlerden biriydi. 1960’larda madencilik faaliyetlerinin bitmesiyle durgunlaşan şehir toprağa dönüş hareketi tarafından keşfedildğinde ikinci bir altına hücum vakası gerçekleşti; bu sefer “altın” doğa, toplum ve yaşadığı yere sahip çıkmayla ilgili farklı bir fikri temsil ediyordu. Yuba nehrini kurtarma çabası şehir sakinlerini birleştirdi, anlam değiştiren bolluk ve servet kavramları yerel gıda üretimi, eğitim, sanat, müzik gibi alanlarda değişime neden oldu. Şehrin bir zamanlar bireysellik, yarış ve madencilik endüstrisine dayalı çehresi yenilenebilir kaynaklara, çiftçiliğe ve sürdürülebilirliğe dayalı bir geleceğe doğru evriliyor.

Görünmez Eller / Invisible Hands (Yönetmen: Shraysi Tandon, Gana, Çin, Hindistan, Hong Kong, Endonezya, ABD, 2018, 80′)

Film çok sevdiğimiz ürünleri üreten şirketlerin tedarik zincirlerinde yer alan çocuk işçiliğini ve kaçakçılığını gözler önüne seriyor. Altı ülkede çekilen film hergün satın aldığımız ürünleri üreten çocukların yürek burkan hikayelerini sunuyor. Çocukların satıldığı, köle olarak kullanıldığı ve istismar edildiği gizli çekimlerin yer aldığı film günümüzün modern kölelik sistemini araştırırken neden bu yasadışı ve acımasız faaliyetlerin büyük şirketler başta olmak üzere ana paydaşlar tarafından engellenmediğini ve sistemin bu şekilde devam ettiğini sorguluyor.

Ormanların Zamanı / Le Temps des Forêts (Yönetmen: François-Xavier Drouet, Fransa, 2018, 103’)

Şehirliler için doğanın sembolü olan “orman” Fransa’da eşi benzeri görülmemiş bir sanayileşme sürecinde! Ağır makinelerle, suni gübre ve böcek öldürücülerle yapılan monokültür ormancılık giderek artan bir hızla endüstriyel tarım modelini takip ediyor. Le Temps des Forets Limousin’den Landes’e, Morvan’dan Vosges’e uzanan bir coğrafyada endüstriyel ormancılığın ve alteratiflerinin kalbine yolculuk yapıyor. Bugünün seçimleri yarının tabiatını şekillendirecek: Yaşayan orman ya da odun çölü!

Sofra / Soufra (Yönetmen:Thomas A. Morgan, Lübnan, ABD, 2017, 73)

Soufra, gözüpek sosyal girişimci Mariam Shaar’ın sıradışı ve ilham verici hikayesini sunuyor. Filmde, ailesi mülteci olan ve yaşamının tamamını Lübnan’da güney Beyrut’da bulunan Burj El Barajneh mülteci kampında geçirmiş olan Mariam’ın tüm olumsuz koşullara rağmen kurduğu başarılı yemek firması Soufra ile kendisinin ve birlikte çalıştığı müteci kadınların kaderini değiştirmesine tanıklık ediyoruz.

Turist İstilası / Overbooking (Yönetmen: Álex Dioscórides Gomis, İspanya, 2019, 56’)

Kitlesel turizmin beşiklerinden biri olan Mayorka, her sene Karayip Denizinin en çok ziyaret edilen üç adasına; Küba, Jamaika ve Dominik Cumhuriyetine giden turistlerin toplamı kadar turiste ev sahipliği yapıyor! 20 sene önce Avrupa’nın refah seviyesi en yüksek bölgelerinden biri olan ada halkının %70’i doğrudan veya dolaylı olarak turizmden geçiniyor. Tabii ki herşeyin bir bedeli var: kirlilik, el değmemiş bölgelerin tahribatı, doğal kaynakların tükenmesi ve aşırı yapılaşma… Son on yılda aşırı turizm yaşam kalitesinde neden olduğu düşüş nedeniyle ada halkı tarafından tartışılmaya başlandı. Yerel halk adanın ana geçim kaynağının mahalleleri ve köyleri kimliğinden soyarak birer “tema park”a dönüştürdüğünü ve kendileri için yaşanması imkansız hale geldiğini düşünüyor. Bir zamanların sakin adası artık çöküşün eşiğinde. Bu turizm modeli sürdürülebilir mi? Mayorka kendisini dönüştürüp aynı sorundan muzdarip diğer yerler için iyi bir referans olabilir mi?

Ütopyaya Dönüş / Utopia Revisited (Yönetmen: Kurt Langbein, Avusturya, 2018, 91′)

Pazar ekonomisi birçok ülkede giderek artan eşitsizlik pahasına gelişmiş ülkelere refah getirdi. Kapitalizm dışında konuşabileceğimiz sosyal bir model yok mu? Filmde yer alan 4 projenin baş kahramanları evet diyor ve kendi kişisel hikayeleriyle bizi dayanışmanın müjdelediği olasılıklara doğru yola çıkarıyor; bu yolculukta paylaşım ve işbirliğinin sonucunda adil bir yaşamın ve doğayı korumanın mümkün olduğunu görüyoruz. Onların hikayeleri büyük resmi gören uzmanlar tarafından sunulan, sınırsız büyüme yerine aşırı olmayan ölçülü bir ekonominin ve işbirliğinin önemine dair içgörülerle destekleniyor.

Yarını Yaratmak / Inventing Tomorrow (Yönetmen: Laura Nix, Hindistan, Meksika, Endonezya, ABD, 2018, 87′)

Bir yanda ergenlik çağının ortasında kendine güven sorunlarıyla boğuşurken öte yanda arka bahçelerinde karşı karşıya oldukları ve tüm dünyayı tehdit eden çevresel sorunlara yenilikçi çözümler öneren genç mucitlerle tanışın! Lise çağındaki bilim insanlarının uluslararası en büyük buluşması olan ISEF’e hazırlanan bu ilham verici gençlerin yolculuklarına tanıklık edin.

KISA SEÇKİ

Acil Çırak Aranıyor / Urgent Tyro Wanted (Yönetmen: Osman Çakır, Türkiye, 2019, 15’)

Ülkemizde başta oto sanayi siteleri olmak üzere sanatkârlık geleneğinin sürdürülmeye çalışıldığı alanlarda büyük bir çırak sorunu yaşandığı aşikâr… Eskilerden beri tartışılagelen bir konu olan çocukların çalışması meselesine, hayatlarını sanatlarına adayan ustaların gözüyle bakmak bizi farklı düşünmeye sevk ediyor… Kimilerine göre çocuk işçiler sömürülüyor, kimilerine göre ise küçük yaşta bir meslek ve sanat öğrenilmesi gerekiyor. Tüm bu düşünceler ışığında ustaların aklında tek bir soru: “Bizden sonra ne olacak?”
İlgili Küresel Amaçlar : 4, 8, 12

Ağaçların Adamı / The Man of the Trees (Yönetmen: Andrea Trivero, İtalya, 2018, 19’)

Daniel Balima, Burkina Fasolu, deneyimli bir bostancı. Çocuk felci nedeniyle bacaklarını kullanmadan yaşamayı öğrenmek zorunda kalmış. Çocukluğu ailesine ait fidanlıkta, ellerinin üzerinde yürüyerek babasının peşinde geçmiş. Hem fiziksel durumu hem de yaşadığı bölgeyle ilgili zorluklara rağmen her gün bahçesine gidip çalışıyor. Bu şekilde ailesinin geçimini sağlayıp hem çocuklarının hem de torunlarının eğitim giderlerini karşılıyor. Elli yılda bir milyondan fazla ağaca can vermiş ve Daniel için en önemli işi bu çünkü kuraklıkla baş etmeye çalışan ülkesinde ağaca çok ihtiyaç var. Hayali bir milyon ağaç daha yetiştirebilmek.

Aptallar ve Hayalperestler / Fools and Dreamers (Yönetmen: Antoinette Wilson ve Jordan Osmond, Yeni Zelanda, 2019, 30’)

Film Yeni Zelanda’nın Banks Yarımadası’ndaki Hinewai Doğa Koruma Alanı ve bu alanın 30 yılı aşkın süredir yöneticiliğini yapmakta olan botanikçi Hugh Wilson hakkında. Hugh, 1987 yılında, bölge sakinlerine tarım arazilerini yerel türlerden oluşan bir ormana dönüştürmek amacıyla katırtırnağının yayılmasına izin verme planlarından bahsedince insanlar kuşku duymuş ve öfkelenmiş. Onlara göre, böylesi bir plan sadece “aptalların ve hayalperestlerin” aklına gelebilirmiş. Şu an hem kendi bölgesinde hem de ülke genelinde bir kahraman olarak görülen Hugh halen, kuşların ve diğer yaban hayatının çoğaldığı, bilinen 47 şelalenin kesintisiz aktığı ve doğanın her zaman en iyisini bildiğini kanıtlayan, muhteşem bir yerli tür ormanına dönüşmüş bu 1500 hektarlık alanın yöneticisi.

Az Atıklı Yaşam / Life With Less Waste (Yönetmen: Antoinette Wilson ve Jordan Osmond, Yeni Zelanda, 2019, 9’)

Film Avustralya’nın Hobart şehrinde yaşayan bir ailenin sıfır atık hikâyesini anlatıyor. Lauren, Oberon ve çocukları, neredeyse hiç atık üretmeden yaşamanın yolunu bulmuş ve iki yılda sadece küçücük bir kavanoza sığacak kadar atık üretmişler! Nasıl mı? Yaşam tarzlarında küçük değişiklikler yaparak; mesela yiyeceklerini toptan alarak, alışverişe giderken kendi kaplarını ve çantalarını yanlarında götürerek, çiftçi pazarından yerel gıda satın alarak, yiyecek atıklarından ve evcil hayvanlarının dışkılarından kompost yaparak, doğal liflerden yapılmış ikinci el kıyafetler satın alarak.

Bir Şarkı bir Türü Nasıl Kurtardı? / How a Song Saved a Species (Yönetmen: Rémi Cans, Fransa, İspanya, 2019, 2’)

1960’lı yıllarda ticari balina avcılığı sebebiyle dünyadaki balina nüfusunun 19. yüzyıldakine kıyasla yüzde 90 oranında azaldığı tahmin ediliyor. Roger Payne ve ekibinin balinaların okyanus sağlığında önemli rol oynayan zeki hayvanlar olduğuna dair keşfi, yıllar sonra endüstriyel balina avcılığının yasaklanmasına yol açacak küresel bir hareketin kıvılcımı oldu.

Fil Öldürmekten Arıcılığa / From Killing Elephants to Keeping Bees (Yönetmen: Jason Taylor ve Chintan Gohil, Uganda, İngiltere, 2018, 2‘)

Isaac Uganda’nın doğusundaki Masindi bölgesinde yaşıyor ve tarlası ülkenin doğal hayatı koruma bölgelerinden birine sınır. Vahşi hayvanların ekinlerine verdiği zarar nedeniyle ortaya çıkan düşük gelir ve gıda güvencesizliği, onu ve diğer çiftçileri ürünlerini yiyen hayvanları avlamaya sevk etmiş. Uganda Doğal Hayatı Koruma Kurumu, Isaac ve arkadaşlarına kendi tarlalarının sınırları boyunca uzanan küçük bir toprak parçası vererek buraya kovanlar yerleştirip filleri, maymunları ve ayıları engelleyecek bir arı duvarının nasıl inşa edileceğini öğretmiş ve Isaac arıcılığa başlamış. Eski yasadışı avcılardan oluşan bu küçük grup şimdi bal ve balmumu üretip yerel pazarda satıyor. Film, doğaya karşı değil onunla uyum içinde çalışmanın mükemmel bir örneğini gözler önüne seriyor.

Gıdanın Geleceği ve Gerald Miles / The Future of Food and Gerald Miles (Yönetmen: Jason Taylor, Chintan Gohil, İngiltere, 2016, 5’)

Dünyanın dört bir yanında topraklarını ve kaynaklarını para getirecek başka bir iş için kullanmayı reddeden ve çiftçilik yapmakta ısrar eden milyonlarca çiftçi var. Bu çiftçiler özerklikleri, yerel toplulukları için temiz ve besin değeri yüksek gıda yetiştirme hakları için mücadele veriyorlar ve Gerald Miles da onlardan biri. Batı Pembrokeshire’ın eteklerindeki 45 hektarlık çiftliği, babasının işlettiği yıllardan bu yana birçok değişime göğüs germek zorunda kalmış. Şimdi ise çiftlikler eskiden nasıl işletiliyorsa ona dönüş yapmış: Organik üretim yapmaya, çeşitli ekinler ve hayvanlar yetiştirmeye ve en önemlisi, yerel topluluğun bir parçası olmaya.

Giysilerimi Kim Üretti? / Who Made my Clothes? (Yönetmen: MJ Delaney, İngiltere, 2018, 2’)

Giysilerimiz milyonlarca insanın elinden çıkıyor ve bu insanların birçoğu açlık, sömürü ve tehlike içinde yaşıyor. Bizler bunu değiştirebiliriz. Fashion Revolution (Moda Devrimi) hareketi adil, güvenli ve daha şeffaf bir moda sektörü talep ediyor. Dünyanın dört bir yanında birçok insan markalara #giysilerimikimüretti diye soruyor.

Hindistan’da Hiperyerel Plastik Atık Toplama / A Hyperlocal Plastic-Waste Collection Service for Indian cities (Yönetmen: Niyantha Shekar, Hindistan, 2019, 4’)

Belediye atıklarının (özellikle de plastiğin) yönetimi çoğu gelişmekte olan ülkede önemli bir çevre ve kamu sağlığı sorunu teşkil etmekte. Kurumsal kapasite yetersizliği ve finansmanın sağlanamaması döngüsel ekonomi politikalarının hayata geçirilmesinin karşısındaki en önemli engel olarak göze çarpıyor. Gelişmiş ülkelerde uygulanmakta olan modellere dayalı etkili atık yönetim yaklaşımları ise belediye yıllık bütçesinin neredeyse yarısı demek. Diğer yandan, gayriresmi aktörleri ve onların yerele yayılmış altyapılarını resmi atık yönetim sistemine entegre etmek, gelişmekte olan ülkelerin atıklarını daha kapsayıcı ve etkili bir şekilde yönetebilmeleri için altın bir fırsat sunuyor. Kabadiwalla Connect şirketi bu filmde Chennai şehrinin Mylapore mahallesinde gayriresmi bir hurda dükkânı tarafından yönetilen, teknoloji destekli, hiperyerel bir plastik atık toplama hizmetinin pilot çalışmasını anlatıyor.

Mimaride Enstrümanlar: Pianodrome’un İnşası / Instruments in the Architecture: Building the Pianodrome (Yönetmen: Austen McCowan ve Will Hewitt, İngiltere, 2019, 13’)

Piyanolar hızla çöp haline geliyor, şehir dışına götürülüp yakılıyor ve değerli ağır metal kısımları hurda olarak satılıyor. Tim, Leon ve heyecanlı sanatçılar, müzisyenler ve gönüllülerden oluşan ekipleri, dünyanın tamamen piyanolardan inşa edilecek ilk 100 koltuklu amfisi için gözden çıkarılmış bu piyanoları çöpten kurtarıyor. Tim’in sanatsal bütünselliği öne çıkaran vizyonuyla Leon’un pratik zekâsı ve gerçekçiliğini dengeleme süreçleri ikili Pianodrom’u inşa etme telaşıyla çalışırken aralarındaki ilişkinin sağlamlığını da sınıyor.

Niamh’ın Sihirli Tohumları / Niamh’s Magical Seeds (Yönetmen: Jason Taylor, İngiltere, 3’)

İnsanlar tohum toplamaya başladığında sihir başlar! Doğanın sihrine ancak bu şekilde tanıklık edilebilir. Bu şekilde bahçıvanlık ve tohum toplayıcılığı işine başladığında öğreneceğin en önemli şey berekettir. Son 100 yıl içinde dünyadaki ekin çeşitliliğinin yüzde 75’ini kaybettik. Gıda devrimi tohumla başlar…


Ogiek’ler ve Toprak Hakkı / The Ogiek Community and a Right to Land (Yönetmen: Jason Taylor ve Chintan Gohil, Kenya, İngiltere, 2018, 7’)

Mau ormanında yaşayan Ogiek avcı toplayıcıları, 17 yıl süren bir mücadelenin ardından 2017 yılında Afrika İnsan Hakları Mahkemesi’nde Kenya hükümetine karşı açtıkları tarihi davayı kazandılar. Bu dava sonunda toprak ve onurlu yaşam hakları ve yerli statüleri ilk kez tanınmış oldu. Ogiek yaşlılarından, kanaat önderlerinden, çiftçilerden ve meslek gruplarından oluşan Ogiek Halkı Kalkınma Programı (OHKP), Afrika’da emsal bir uygulama başlatarak topluluklara hak ihlallerini tespit etme konusunda eğitim veriyor ve elde ettikleri kanıtları orman üzerindeki haklarını geri almak için kullanıyor.

Plummery Çiftliği / The Plummery (Yönetmen: Antoinette Wilson ve Jordan Osmond, Yeni Zelanda, 2019, 8’)

Plummery sadece 100 metrekarelik bir permakültür bahçesinde yılda 400 kilonun üstünde gıda üreten bir banliyö evi. Kat Lavers, dikey ve biyo-yoğun yetiştiriciliğe ağırlık veren bahçıvanlık yaklaşımını ve şehir sakinlerinin doğal, ekonomik ve toplumsal krizler karşısında gıda bakımından dirençli olmalarının önemli ve mümkün olduğunu anlatıyor.

Tanya Hawkes ve Arılar / Tanya Hawkes and Bees (Yönetmen: Jason Taylor, İngiltere, 2017, 1’)

Arıların keyfi yerindeyse doğadaki her şeyin uyum içinde çalıştığını bilirsiniz. Arılar için bitki örtüsü çeşitli olmalı, besin alabilecekleri çeşitli bitkiler bulunmalı. Endüstriyel çiftçilikle ilgili sorun onlara besin çeşitliliği sunmamasıdır. Ekolojik yaklaşımı çiftçiliğe yeniden kazandırmamız gerek!

Tohum Avı / Hunting for Seed (Yönetmen: Jason Taylor ve Chintan Gohil, İngiltere, 2018, 3’)

Bu film Alpler bölgesinden, aşırı hasat ve aşırı kullanım tehlikesi altında, dolayısıyla doğada sayıca azalan şifalı bitkilerin tohumlarını toplayan, İskoçya’daki bir şifalı bitki fidanlığının, tohum avcılarının hikâyesi. Bu çalışmalar sayesinde bu bitkilerin soyu devam etmekte ve koruma çalışmaları için kaynak oluşturulmakta. Bu fidanlık, sadece gıdada değil ilaçlarda da kendimize nasıl yeteriz sorusuna dair ipuçları vermekte.
İlgili Küresel Amaçlar: 2, 3, 11, 12, 15