Kutlamalarda şampanyayı patlatmak adet olmuş ama dinlenmiş bir şişe şampanyayı nazikçe açıp, hafif bir gaz çıkışını ve kadehlere boca edilen köpüklerin içindeki milyonlarca kabarcığı seyretmek de tam bir görsel şölen!
Yıllar önce bir arkadaşımın yeni yıl kutlama yemeğine iyi bir rose şampanya götürmüştüm. Ev sahibini onore etmek ve kutlamaya renk katmaktı amacım. Maalesef şampanya neredeyse yarısına kadar patlayıp fışkırınca, bir noktada acımasız ellerde nasıl sallandığına kafa yormaya başladım; kalbime adeta bir bıçak saplandı! Benzersiz bir eserin yağmalanmasına ya da couture bir elbisenin lime lime edilmesine tanık olur gibiydim… Huzursuz oldum çünkü değerli şeyleri yere dökerek ya da patlatıp insanları sulayarak yapılan geçmişin o oligark esintili döneminde değil, değerli şeylere iyi davranarak ve koruyarak yaşamamız gereken bir dönemdeyiz. Hayatın sunduğu keyifleri sonuna kadar yaşamak varken, neden heba edelim ki… Doğal köpürenler dünyasında şampanya, Kuzey Doğu Fransa’nın Champagne bölgesine has olması ve birçok kriterle de isim haklarının koruma altında bulunmasından dolayı hâlâ en popüler tür. Aslına bakarsanız, dünya köpüklü üretiminin 12’de birini bile oluşturmuyor*. Pinot Noir ve Pinot Meunier isimli iki siyah üzüm ve Chardonnay isimli beyaz üzümden elde edilen ve “Şampanya Metodu” ile üretilen bir köpüklü şaraptır şampanya… (Diğer ülke ya da bölgelerde bu metoda ek olarak “tank” ya da “transfer” metotları uygulanmakta.) Keşiş Dom Pérignon, bu şeytan işi şarabın içimindeki hafiflikten ve eleganlığından etkilenerek, durumu fırsata dönüştürüyor diyebiliriz. İşe, şişelerin ağzını mantarla kapatarak başlıyor. Başlıyor ama tarih de patlamalar sonucu gözünü kaybeden kör keşişlerle dolu… Sonra şampanyanın saraya tanıtımında önemli rol oynayan ve kaderin cilvesi sonucu İngiltere’ye sürülen bir Marki, hem İngilizler’e iyi şampanya yapımını gösteriyor hem de daha dayanıklı şişeler üreterek, bu basıncı kontrol altına alıyor.
Versailles Sarayı’nın desteği ve Rus Kraliyet Ailesi’nin satın almasıyla şampanya bir anda asillerin şarabı haline geliyor. Gerçi bugün dünyada en az Fransızlar’ınki kadar iyi İngiliz köpüklüleri de mevcut ama onlara şampanya diyemiyoruz işte… İspanyollar’ın Cava’sı veya İtalyanlar’ın Prosecco’su gibi farklı ve ünlü köpüklüler de var. Ve her türlü köpüklü, tüm gün kutlama ve neşe havasının göstergesi. ABD bu pazarda iyi bir oyuncu… Ve Ruslar’ın her türlü kısıtlamayı hiçe sayarak “şampanya” diye isimlendirdikleri iyi bir köpüklüleri de var. Ritüellerine baktığımızda ise, şampanya şişesinin ağzını özel bir kılıçla keserek açtığımız ve hikâyesi Napolyon’a kadar uzanan “sabering” ya da “sabrage” da şampanyalar içerisinde önemli bir yere sahip. Hatta özel tasarım “saber” yani kılıçlarla bu gelenek bugün de özel günlerde sürdürülüyor.

Şampanya ile ilgili hikâyelerin en ilginç olanlarından biri de günümüzdeki bilinen üreticilerin birçoğunun kadın olması; hatta dulların dünyası bir bakıma! Denize bir transatlantik mi indireceksiniz? Evet, gövdesinde bir şişe kırın! Formula 1’i mi kazandınız? Patlatın! Marilyn Monroe iseniz küvete doldurup içinde banyo da yapabilirdiniz hatta. Doğrudur: Şampanya patlatmakla kutlama yapmak arasında yakın bir ilişki var ama 21’inci yüzyılla beraber dünya da değişti, tüketim anlayışları değişti! Artık çok lüks bir şeyi heba etmek, ne havalı ne de “cool”. “Cool” olan, iyi bir şampanya ise köpükleri 6 – 8 °C arasında, hatta “cuvee” ise (yani ilk sıkmadan elde edilen en kaliteli türü ise) 10 – 12 °C’de soğutmak. Yaldızlı kâğıdını yavaşça çıkarmak ve mantarı hafifçe gevşetmek… Teli ortaya çıkarmak ve açmak!..

Aralık ayı kutlama ayı dedik… Kutlama denince, bütün bu törenlerin çok eskiden beri var olan ve tarihe mâl olan onur konuğunu anmazsak olmazdı…