Günümüzün trendleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bugün birçok mobilya ve aydınlatma ürününün birbirine benzediğini görüyoruz. Bunun nedenlerinden biri, firmaların güncel trendleri çok önemsemesi. Takip ettiğim üreticiler içerisinde Henge gibi farklı ve ilerici tasarımlara yönelen firmalar ile daha özel ve heykelsi formlarda mobilyalar yapan isimler öne çıkıyor. Özellikle Vincenzo de Cotis bu tarz tasarımlarıyla beni çok etkiliyor. Son yıllarda hem ürün hem de proje tasarımı neredeyse tamamen dijital ortamda gerçekleşiyor. Sunum perspektifleri bilgisayarın soğuk dünyası ile sınırlanıyor. Bir projemiz için Anouska Hempel ile tanışma fırsatım oldu. Hempel çizim ve sunumları hâlâ kendi eliyle yapıyor. Onun çalışmaları tasarımın eski alışkınlıklar çerçevesinde yapılması halinde ortaya çıkan görselin daha sıcak, hedeflenen görüntünün de çok daha doğru olduğunu bize bir kez daha gösteriyor. Bütün bu nedenlerle hem ürün hem de proje tasarımında, güncel trend, maliyet, sürat, teknoloji gibi bizi baskılayan kriterlerin biraz dışında kalarak, tasarım eyleminin en önemli öğesi olan özgün yaratıcılığa sarılmamız gerektiğini düşünüyorum.
Renk trendleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle belli bir senenin moda rengi ya da formu olduğuna inanan biri olmadığımı söylemek zorundayım. Kişilerin renk seçimlerini karakter özelliklerinden çok yetiştikleri ortamlar belirliyor. Işık ve rengin matematiği doğru ise üzerimizde yarattığı etkiyi, farkındalığımızı sararak tavrımızı, ruh halimizi yönlendirebilme gücünü “trend” kavramıyla açıklayamayız. Doğru şekilde kullanılan siyah kasvetli olmadığı gibi, uygun zemin ve zamanda beliren parlak bir renk de tasarımı ucuzlaştırmaz. Solgun renklerdeki şiirselliğinin zamanı yok bence. Sadece kırmızıdan vazgeçemiyorum ve mutlaka görmek istiyorum. Bir yer tasarlarken, renklerin ve ışığın ritmini doğru hesaplayıp denklemin sonunda o mekânın içinde kalan kişilerin kendilerini mutlu hissetmelerini istiyorum.