Mert ve Can Uzer kardeşlerin ortaklığında açılan Bunker Custom Motorcycles, şehirdeki tasarım motorsikletlerin tek adresi.

motor-askina-2

Image 1 of 3

Bu işin bir tutku olduğunu motosiklet kullananlardan biliyoruz. Seleden kalktığınızda suratınızda anlamsız bir gülücük ve mutluluk beliriyorsa, bu tutku büyük bir hızla kalbinize ulaşıyor demektir. Sonrası malûm, tutabilene aşk olsun! Seyrantepe’de yer alan Bunker Custom Motorcycles motosikletinize sizin ruhunuzdan parçalar ekleyerek onu yeni baştan yaratıyor. Yani motosikletiniz artık gerçekten “sizin” oluyor. Biz de bu işin ülkemizdeki öncülerinden Uzer kardeşlerle buluştuk ve konunun inceliklerini ilk ağızdan öğrendik.

Motosikletlerden önce nelerle uğraşıyordunuz?
Mert: Esas parasal lokomotifimiz prodüksiyon şirketimiz. O olmasa bunların hiçbiri gerçek olmazdı. Günün sonunda insanı doyurabilecek bir meslek değil şu an yaptığımız. Biz bunu tutkulu olduğumuz için yapıyoruz aslında. Ben üzerinde uğraştığım ürüne ne kadar özendiğimi ve nasıl şeyler yapılması gerektiğini bilerek ilerliyorum. Bu işi de motor yapmak için yapmıyoruz. Bu iş, herkesin yapabileceği noktaya doğru ilerlesin diye devam etmek istiyoruz. Mesela benim ve Can’ın sahip olduğu estetik anlayışın ürünü olan bir stop ya da sinyal lambası, piyasada bulamadığımız malzemeler arasında yer alıyor. Yurt dışında bunun bazı örnekleri var. Biz de öyle ürünler tasarlayıp Bunker Custom Cycles adına çıkarmak istiyoruz ve insanların da kendi imkânlarıyla anahtar kaparak kendi hayallerini hayata geçirmelerini istiyoruz. Eğer para getirecekse aslında o kısmı getirecek… Sonuç olarak bizim asıl işimiz prodüksiyon! Can görüntü yönetmeni. Ben de eskiden sanat direktörlüğü yapıyordum.

Can: Ben ilk başta freelance çalışıyordum. Sonra Mert’in çalıştığı şirket için çalışmaya başladık. Derken Mert de “Kendi işimi yapmak istiyorum” dedi ve şirketten ayrılıp bize katıldı. Prodüksiyon şirketimiz de yaklaşık beş yıldır varlığını sürdürüyor.

Karakter sahibi bir motosiklet sizce nasıl olmalı?
Can: Aslında fabrikadan çıkan karakter sahibi motosikletler de var, tasarımcıların yarattığı motosikletler de var. Herkes fabrikadan çıkan motosikletleri beğenmiyoruz sanıyor. Alâkası yok. Ben Triumph hayranıyım meselâ. Fakat ben onu kendime özel hale getirmek, özgünleştirmek istiyorum. 60’lar ve 70’ler bu açıdan bambaşka bir kültür. Dolayısıyla o dönemin motorlarının hayranıyız biz. Bu anlayış da herkese göre değişir tabii. Bize sorsanız, kişiselleştirirken motosiklete kişilik kazandırıyoruz biz.

Mert: Yanlış anlaşılmasın, bizim mevzumuz sadece makyaj değil. Meselâ uzun boylu ya da kısa boylu olmak çok şey değiştirir motosikletlerde. Örneğin ben çok uzun olduğum için hiçbir motora tam olarak oturmuyorum. Japon motorları daha kısa boylular için. Fakat uzun boylular için uygun hale getirme yöntemleri de var. Geriye kalan “makyaj kısmı” dediğim şey ise daha çok özel tasarıma giriyor. Biz burada bir sinyali bile kendi ellerimizle özel olarak yapıyoruz.