Marka müşterilerin beynindeki farkındalıklar topluluğu olarak tanımlanıyor. Farkına vardığımız, kendimizle özdeşleştirdiğimiz somut/soyut her şey beynimizdeki bir ifade ile eşleşip kalbimizde, arzumuzda var olmaya ve dürtmeye başlıyor. İnsanın aklından her gün yaklaşık 60 bin düşünce geçiyor ve bu düşüncelerin içinde duygusuna en yakın olan diğerlerinden ayrışıyor.

Her şeyin “çok” olduğu çağımızda, ayrışmak herkesin önceliği haline geldi. Londra’da bir duvarda “Yaşamak istediğinizi yaratın” yazıyordu. Başka bir yerde “Kelimelerin gücüne inanın” yazan satırlar gözüme çarptı. Yaşadıklarımız; anlattıklarımızdan ibarettir ya… Anlattıklarıma, anlatılanlara odaklandım bu ara. Marka yönetiminde en önemli veri, “Sizin müşteriye ne söylediğinizden çok müşterinizin sizin hakkınızda ne söylediğidir” cümlesi olsa gerek. Hepimiz bir hikâye anlatıcısı değil miyiz? Algılarımız, korkularımız, beklentilerimiz, vizyonumuz kadar; coşkumuz, heyecanımız biriktirdiğimiz renklerimiz kadar… Masal dinlemek sadece çocuklara özgü değil. Gerçeklik dozu değişerek hepimiz, her yaşta masal dinlemekten hoşlanıyoruz. Çocukluktan kalma alışkanlık mı dersiniz?

Kendi hikâyenizin farkına varın, yazın ve bunu diğerlerinin algılayacağı bütünlükte sunun. Çünkü markalar deneyimle doğar ve bunu yansıtmak için çok yönlü algı mesajları verirler. Nasıl konuştuğunuz, seçtiğiniz kelimeler, vurgular en az ne söylediğiniz kadar önemli. Fiziksel özellikleriniz, güzelliğiniz, yakışıklılığınız bir yana ne giydiğiniz, renkleriniz, aksesuvarlarınız, saçınız, beden diliniz marka farkındalığında kilit unsurlar. Kişisel markalar, kendilerine özgü değerleri sürekli olarak ifade ederek maksimum avantaja dönüştürüp farklılaşır. Bir konuda sadece “iyi” olmak yeterince “iyi” değildir. Bu “iyilik” halini, başkaları tarafından hissedilir, konuşulur, özenilir hale getirmek için çok yönlü bir marka değeri yaratmalısınız. Aslında, bilgi çağında herkes “içerik yönetimini” marka gibi ele alarak hayata geçirmek durumunda. Kişisel marka tanımını bütünlemek için aşağıdaki beş kritik sorunun cevabını verebilmek gerekli.

1-Amaçların neler?

Kariyer, özel hayat, ailen, arkadaşların, finansal durumun gibi konularda amaçların, hedeflerin neler? Kendini bu alanlarda nasıl ifade etmek istersin?

2-Nelere değer veriyorsun?

Etik, kavramsal ya da sosyal… Senin için değer tanımına giren konular neler?

3-Hangi konuda tutkulusun?

Bence en önemli konu bu… Çünkü biliyorum ki tutkuyla hedeflediğin her konu hayatının akışında etkin rol oynuyor.

4-Seni ne motive eder?

5-Ne seni akılda kalıcı yapar?

Zaman zaman çok sayıda iş görüşmesi yapıyorum. Standart cümlelerle kendini ifade eden, standart bir zevki yansıtanlardansa sıra dışı olanlar hep aklımda kalıyor. Fakat bunun, sadece o an “sıra dışı olmak” çabasıyla yapılan bir tavır olup olmadığını anlamak çok kolay. O yüzden akılda kalmasını istediğiniz her ne ise onu içselleştirmeniz gerekiyor. Bu cevapların ışığında kendi kişisel markanızı yaratmak için beş adım atmanız gerekli. İlk adım (ki ben bunu kurumlara yaparken s.w.o.t analiz aşaması derim) çok etkili bir yöntemdir. Yani güçlü noktalarınızı, zayıflıklarınızı, fırsat ve tehditleri dürüst bir şekilde analiz etmelisiniz. Bir marka planınız olmalı. Bu marka planını süreç yönetimi ile kişiliğinizde baskın hale gelmesini sağlayacak yatırımlarla desteklemelisiniz.

Doğru çevreler, doğru arkadaşlıklar sizi taşıyacak güçlerdir. Mutlaka marka planınız doğrultusunda bu konuyu değerlendirmelisiniz. İşte bu çalışmalar ışığında siz artık “Ben Holding” CEO koltuğuna oturabilirsiniz. Bir şirketi yönetir gibi profesyonel olarak ele almanız gereken tüm aşamalardan sorumlusunuz. Kişisel marka eğitimlerimde / danışmanlıklarımda hep ifade ettiğim bir konu var: Kişisel gelişim ya da imaj, kişisel markalama çalışması değildir! Öz değerlerinizi, kişisel hedeflerinize uygun hale getirip süreçleri oluşturma çalışmasıdır ve tıpkı kurum marka çalışmaları kadar yoğun ve önemli bir çalışma süreci gerektirir. İmaj; moda ile alakalı iken stil sizinle ilgilidir. İletişim mesaj kaygılı iken, algı yönetimi bilgi / veri ile ilgilidir.