GEÇMİŞTE ÇEKİRDEĞİ ELMAS ÖLÇÜSÜYDÜ BUGÜN İSE TAM BİR ENERJİ VE SAĞLIK DEPOSU.

105617888

Image 1 of 3

Önce bir mücevher dükkanına girelim. Satıcı, elindeki yüzüğün taşına ait özellikleri teker teker sıralıyor ve “iki karatlık pırlanta” olduğunu söylüyor. Demek ki elinizde tuttuğunuz yüzükteki pırlantanın çapı 8,2 milimetre ve ağırlığı da 400 miligram. Nereden biliyoruz? Keçiboynuzundan… Osmanlı devrinde bir mahalle çarşısındayız şimdi. Satıcılar, alıcılar, kiler alışverişi için esnafla sıkı pazarlığa dalmış kalfalar, selamlaşanlar, çarpışanlar, malını öven çığırtkanlar… -Şundan iki dirhem ver. Bundan da yedi-sekiz dirhem olsun… Bu “dirhem” dedikleri ne ola? Bir ağırlık birimi elbette ama tam olarak ne? Geldik mi yine keçiboynuzuna... Efendim, keçiboynuzu son derece değerli bir yemiş ama çekirdekleri de “değer” biçmekte kullanılacak kadar önemli. Çünkü bu yemişin çekirdekleri sert, son derece dayanıklı, geç filizlenen ve –buraya dikkat- doğada ağırlığı hiç değişmeyen nadir tohumlardan. Genellikle 1 gramın altındaki ağırlıkları ölçmek için keçiboynuzu çekirdekleri kullanılıyor ve “karat” da tek bir keçiboynuzu çekirdeğinin ağırlığını gösteriyor. “Karat”, 15. yüzyıldan bu yana İngilizce’de “carat” olarak yer alıyor. İngilizce’ye de Fransızca’dan gelme… Fransızca’ya ise İtalyanca’daki “carato”dan, oraya da Arapça “kırat”tan, Arapça’ya da eski Yunanca’daki “keration”dan. Hepsinin kökeni ise “küçük boynuz” anlamına gelen Yunanca Carob… Yani keçiboynuzu!