“İstanbul’un taşı toprağı altın” derler değil mi? Bu cümleyi sabah işe giderken metroda ya da İstanbul’un gırtlağınıza yapışan trafiğinde kurmadığınızı biliyoruz. Bu cümlenin doğruluk payı yok mu? Tabii ki var… Bahar geldi, güneş yüzünü gösterdi, ağaçlar özlenen yeşili giyindi, mavinin en güzel tonları denizle tekrar kucaklaştı… Yorucu ve yıpratıcı bir kıştan sonra size düşen; işi gücü bir kenara bırakıp İstanbul’un “uzak cennetleri”ne doğru yola koyulmak! Yol uzun olabilir ama olsun, gittiğinize değecek!

YAZI: MURAT ATAK

FOTOĞRAFLAR: ERHAN TARLIĞ

Riva gözden ve gönülden uzak bir yer olsa da, aslında tarihi açıdan epey köklü bir köy. İstanbul’un Karadeniz’e açılan kapısı niteliğini taşıyor. Zaten Riva merkezine geldiğiniz zaman Karadeniz size göz kırptığı anda ne demek istediğimi anlayacaksınız. Riva’ya ulaşım özellikle Avrupa Yakası’nda oturanlar için zor olabilir. Ancak bu sizi caydırmasın çünkü oraya vardığınızda çektiğiniz zahmete değdiğini göreceksiniz. Riva’ya Beykoz’dan kalkan 137 numaralı İETT otobüsleri ile ulaşabilirsiniz. Eğer özel otomobilinizle gitmek isterseniz Kavacık kavşağından itibaren Riva tabelalarını takip ederek Riva Köyü’ne ulaşabilirsiniz. Riva’ya ilk ulaştığınızda kendinizi Ege’nin salaş bir kıyı kasabasında gibi hissedebilirsiniz. Merkez’den denizin olduğu kısma kafanızı çevirdiğinizde, Riva’nın sembol yapıtlarından Riva Revancık Kalesi gözünüze çarpacak. Kale oldukça önemli bir konuma ve geçmişe sahip. 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’nın ardından Ruslar’a Karadeniz’de verilen ticari ve askeri bağımsızlığa önlem almak amaçlı, 1. Abdülhamid tarafından 1778 yılında inşa ettirilmiş. Riva kalesi şu an harabe haline gelmiş olsa da, hâlâ birçok turistin mutlaka gidip ziyaret ettiği yerlerden biri. Gittiğinizde eğer fotoğraf çekecekseniz güzel kareler yakalamak için hayli ideal bir yer. Kalenin hemen karşısında ise Kale Cami’yi görebilirsiniz. Tarihi cami 1780 yılında yine Abdülhamid tarafından yaptırılmış. “Benim tarihle aram pek iyi değil, ben doğanın güzellikleri için gideceğim” diyorsanız, Karadeniz size gereken ilgiyi gösterecektir. Riva denize girmek için size oldukça güzel alternatifler sunuyor. İsterseniz hemen merkezde bulunan Riva plajına 5 TL karşılığında girebiliyorsunuz. Ancak bize sorarsanız İstanbul’da eşine çok az rastlayacağınız Elmasburnu Tabiat Parkı’na gitmenizi öneririz. 130 dönümlük arazi üzerine kurulmuş bu parkta isterseniz piknik yapabilir, denize girebilir ya da çadırlarda kalabilirsiniz. Günlük 60 TL karşılığında, içinde çift kişilik yatak olan çadır kiralayabiliyorsunuz. Üstelik burası koy olduğundan denize girmenin zevki ayrı oluyor. Yalnız fırsatınız varsa hafta içi gidin. Çünkü hafta sonu İstanbul’un kalabalığından burası da nasibini alıyormuş… Tüm günü aç geçirecek değilsiniz haliyle. Riva Deresi kenarına konumlanmış balık restoranlarında eşsiz manzaranın tadını çıkararak, yemek yiyebilirsiniz.