Bu sene Bienalde en çok kimlerin ismini duyacağız. Gelecek vaat eden genç yıldılar kimler? Bieanelin yıldız haritasını sizin için çıkardık! Bu sanatçıları ve işlerini görmeyi sakın unutmayın!

MERİÇ ALGÜN RINGBORG
Carolyn Christov – Bakargiev ile çalışmak nasıl bir deneyimdi?
Carolyn meraklı ve soru sormayı seven biri. Bu bakımdan onunla çalışmak ilginç bir deneyim oldu. O sorular sordukça siz cevapları aramaya başlıyorsunuz ve sonuçta proje dallanıp budaklanıyor.

Bienalin konsepti sana neler düşündürdü? Şehrin farklı köşelerine yayılması neler hissettirdi?
Dışarıdan gelen bir küratörün şehir ile hemen bir ilişki kurması kolay değil. Fakat Carolyn bence aslında basit gibi görünen bu derin konsepti kullanarak şehirle çok ilginç bir ilişki kurdu.
Bienalin genç ve takip edilmesi gereken yıldızlarından biri olarak görülüyorsun, bu durum bienale katılımını nasıl etkiledi? Bir avantaj olarak görüyor musun, zorlandığın anlar oluyor mu?
Son altı senedir çok yoğun bir şekilde çalışıyorum ve böyle iyi sergilerde işlerimi gösterebildiğim için minnettarım. Bu yoğun temponun zorlayıcı anları oluyor elbette ama benim için önemli olan yaptığım işin beni bir sonraki adıma götürebilmesi ve izleyici ile bir iletişim kurabilmesidir.

Bienal için Adahan Otel’in üç odalı bir süitine özel olarak hazırladığın, altı-yedi farklı çalışmadan meydana gelen bir yerleştirme sergileyeceksin. İşin ortaya çıkış hikâyesi hakkında biraz bilgi verebilir misin?
Zamanında Kamondo ailesinin yaptırmış olduğu bu binanın kimliği, günümüz sahipleri Lale Platin ve Sedat Sırrı Aklan tarafından restore edilirken korunmuş ve dekorasyon hayli doğal ve sade tutulmuş. Ben de otelin karakterini elimden geldiğince bozmayarak işi mekânla bütünleştirmeye çalıştım. İşin esinlendiği konu incir ve başlığı: “Siz hiç incir ağacının çiçek açtığını gördünüz mü?” İncir çok sembolik bir meyve; etimolojik kökeni Farsça’da oyuk kelimesinden geliyor ve bu oyuğu deştikçe içinden kadın/erkek rolleri, ataerkil toplum düzeni, cinsellik, örtünme, sansür gibi birçok mesele ortaya çıktı. Üstelik incir, dişi ve erkek diye ikiye ayrılıyor. Dişileri yenilen, erkekleri yenilmeyen türden; dişi incirler tohumları ile ağacın sürekliliğini sağlarken, erkek incirler tozlaşmayı gerçekleştiren bir arı türüne ev sahipliği yapıyorlar.

Sergiye gelen izleyiciler neyle karşılaşacaklar?
Çalışmalarımdan biri incir ve arı arasındaki sembolik ilişkiyi anlatan ve odada hâlihazırda bulunan televizyonda gösterdiğim bir video. Bu videoyu incir hakkındaki bir takım belgeselleri kullanarak ve sanki birisi kanallar arasında zap yapıyormuş izlenimi vererek kurguladım. Bununla birlikte incir yaprağının yüzyıllar boyunca sanatta insan figürünün çıplaklığını örtmek için kullanılmışlığı var. Bu örtünün hikâyesi aslında İncil’den geliyor. Bununla bağlantılı olarak iki çalışma var; biri Adem ile Havva’nın cennetten kovuluşunu resmeden bir Rönesans freski, diğeri ise alçıdan bir incir yaprağı. Freskte Havva göğüslerini ve cinsel organını kollarıyla kapatırken, Adem yalnızca gözlerini örtüyor. Bahsettiğim o alçı incir yaprağı ise herhangi bir yaprak değil. Zamanında İngiltere kraliçesine bir İtalyan dükü tarafından hediye edilmiş, orijinali Mikelanj’a ait olan Davut heykelinin alçıdan bir kopyasına özel olarak yapılmış bir yaprak. Bugün bu yaprak Londra’da Victoria & Albert Müzesi’nde Davut heykelinin üzerinde değil, kaidesinin arkasındaki vitrinde sergileniyor. Sanatçı Kıymet Daştan’ın sonsuz sabrı ve emeği sayesinde yalnızca resimlerden ve ölçülerden faydalanarak bu yaprağın bir kopyasını yapmayı başardık. Süitin girişinde, saklamak ve ifşa etmek arasındaki çekişmeli ilişkiden yola çıkarak, bu yaprağı ters çeviriyorum ve arka yüzünü, yani aslında görmememiz gereken tarafını sergiliyorum. Buradan da incirin içinde saklandığı için görünmeyen dişi ve erkek çiçekleri ile bir bağlantı kuruyorum.

Eskiden incir ağaçları ile dolu olan Galata’da yer alan Adahan Otel, işinin ortaya çıkış sürecini nasıl etkiledi?
Galata’nın 2’inci yüzyıldaki ismi Yunanca’da Sykai’miş, Türkçe’ye “Sike” diye çevrilmiş. Kelimenin anlamı incir ağacından geliyor. Bu tarihlerde bu bölgenin incir bahçeleri ile dolu olduğunu iddia eden bir takım kaynaklar buldum ve proje buradan ortaya çıktı. Bununla ilintili olarak yaz boyunca sokak sokak yürüyerek Galata ve çevresindeki incir ağaçlarının bir haritasını çıkardım ve hepsini tek tek fotoğrafladım. Bugün bu ağaçlar genellikle otopark olarak kullanılan arazilerde, binaların aralarında sıkışmış yeşil alanlarda, cami/kilise bahçelerinde ve henüz temeli kazılmamış inşaat bölgelerinde bulunuyor. Mekânın yatak odasının zeminini ise yine bu ağaçlardan topladığım ve kuruttuğum yapraklarla tamamen örtüyorum. Yatak odasının girilmemesi gereken özel bir oda olmasından yola çıkarak izleyiciyi buraya sokmuyorum. Burada yaprağın buruşma, kuruma, çürüme gibi aslında deri ve vücut ile ortak denilebilecek özellikleri öne çıkıyor ve örterek saklamaya çalıştığımız şey örtünün kendisi ile bir bütün haline geliyor. İncirin keskin kokusu ise tüm mekânı kaplıyor.