Simon Baker, tamamını İPhone’le çektiği “Tangerine” ile sinema dünyasında farklı bir akım yaratmayı başardı. Prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yapan Tangerine, İndependent Spirit Awards’ta en iyi yönetmen ve en iyi film dâhil dört dalga ödüle aday gösterildi. Filmin yönetmeni Baker, Şubat ayında düzenlenen !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nden sonra konuğumuz oldu.

 

Her şeyiyle kendine özgü bir film “Tangerine”. Üç adet iPhone 5S kullanılarak çekilen film, Los Angeles’ta bir Noel gecesinde geçiyor. 28 gün sonra hapisten çıkan trans seks işçisi Sin-Dee Rella, sevgilisinin onu aldattığını öğrenip deliriyor ve tüm şehirde onu aramaya başlıyor. Prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yapan Tangerine, Independent Spirit Awards’ta “En iyi Yönetmen” ve “En İyi Film” de dâhil dört dalda ödüle aday gösterildi. Bugüne kadar film festivallerinden 14 ödül kazanan Tangerine, çekim tekniği, oyunculukları ve konusu ile büyük beğeni topladı. Sean Baker’la oldukça yenilikçi ve rengârenk filmi hakkında konuştuk.

Filmlerinizde her zaman azınlıklar ve alt kültürlerin hikâyelerini anlatmayı tercih ediyorsunuz. Biraz Tangerine’in araştırma ve senaryo yazım sürecinden bahsedebilir misiniz? Arkadaşlık ve sadakatsizlik temaları nasıl bir araya geldi?

Aslında her şey zamana ve iş birliğine bakıyor. Chris Bergoch da, ben de cinsiyet değiştirmemiş beyaz erkekleriz. Bu yüzden de ister istemez konunun dışında kalmış oluyoruz. Bu projeyi layıkıyla yerine getirmek için fazlasıyla araştırma yaptık.

Filmin başrol oyuncuları Mya Taylor ve Kitana Kiki Rodriguez, bizi o bölgedeki insanlarla tanıştırdı ve en büyük danışmalarımız oldu. Saatlerce oturup anılarını ve hikâyelerini dinledik. Chris’le dinlediğimiz ve gördüğümüz her şeyi birleştirdiğimiz bir tretman yazdığımızda, ilk Mya ve Kitana’ya okuttuk. Onlar da tretmanı onayladıktan sonra workshop seanslarına başladık. Çekim süreci boyunca onlara danışmaya devam ettik. Post prodüksiyonda da Kitana bize fikir verdi. Yani aslında filmin her aşamasını hep birlikte yaptığımızı söyleyebiliriz. Bence gerçekçi bir film ancak böyle yapılabilir. Aynı tip bir danışmanlık sürecini Ermeni sub-plot’u için de gerçekleştirdik. Karren Karagulian ve Arsen Gregorian tüm diyalog sürecinde bizimleydi.

En başından itibaren evrensel konuları ele almak istiyorduk. Bu yüzden tek bir topluluğa özgü gibi görünebilecek konulardan kaçındık. Örneğin bir trans bireyin dönüşüm sürecini ele almak istemedik. Bunun daha önce yapıldığını düşündük. İnsanları insan yapan konuları, insanları bir gruba sokan konulara tercih ettik. Arkadaşlık da sadakatsizlik de evrensel konular. Böylece hikâye her yerde geçebilirdi.

1 2