Mahşerin dört atlısı gibi, Katalonya’nın dört büyük avangart sanatçısı var; Francis Picabia, Pablo Picasso, Salvator Dali ve Joan Miro.

Sabancı Müzesi daha önce Picasso ve Dali ile buluşturmuştu bizi, şimdi ise avangart sanatın masalsı ve tekinsiz dünyasına olan yolculuk “Koan Miro: Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisi ile devam ediyor.

 

sakipsabancimuzesigal1

Image 1 of 13

Çocuksu, bilinçdışı, masalsı, düşsel, masum, şiirsel ve sembolik… Miro’nun yapıtlarını deneyimlerken ister sıkı bir sanatsever olun isterseniz sadece genel kültür edinmek için ilgilenin, ilk bakışta kendinizi bu kavramlardan en az biriyle düşünürken bulacaksınız. İtiraf etmem gerekirse benim de aklımdakiler bu kavramların ötesine geçmiyordu. Ancak sergi mekânını deneyimlediğim anda içimde beliren enerji Miro, gerçeküstücüler ve 20. yüzyıl avangart sanatı üzerine beni tekrar düşünmeye zorladı.
Miro Gerçeküstücü Manifesto’yu hiçbir zaman resmi olarak kabul etmemiş olsa da kendi düş dünyasını haritalandırmak için başladığı macerasına kendi simgesel dağarcığını olşturarak devam eder. İlk bakışta küçük bir çocuğun çizdiklerini andıran şekilleri, esasında uzun bir arayış, iç yolculuk ve hesaplaşmanın sonucu tasarlanan simgesel bir dünyanın ürünleridir. Benliği, nesneleri, kavramları ve bunların arasındaki ilişkileri, gerçekliğin birebir yansıması olarak yapıtlarında işlemek yerine onları en temel ve ilkel haline indirgeyerek kendi alfabesini kurgular. Bu nedenle Miro Gerçeküstücülüğün en önemli isimlerinden biri olarak tanınır. Miro böylelikle “anlamsızlığın anlamına” eriştiğinde, Gerçeküstücülüğün en az başvurulan yollarından birini zorlamıştır. Böylece mutlak sessizliğin sınırındaki en anlamsız biçim bile her şeyin göstergesi haline gelmiş olur. Sürrealistlerin bahsettiği hiçlik (anlamsızlık, anlamını yitirme, yerinden etme) Heidegger, Sartre, Bataille, Lacan gibi kuramcıların da sıkça sözünü ettiği “varlık içindeki boşluk yarığı”dır aslında. Yani en temelde her şey her şeyi ya da tersine hiç bir şey hiçbir şeyi içerir. Miro’nun şiirsel bir referansla geliştirdiği sembolik ve düşsel anlatım biçimi sadece düşleri ve istenen objeleri birleştirmekle kalmaz, aynı zamanda resmin içindeki sonsuz olasılıklar toplamını da her defasında bizlere hissetirir.

 

Yazar: Yiğit Yeşillik