Her sokağın farklı rengi, farklı sesi var. Rumlar ve Ermeniler’den kalan muazzam güzellikteki apartmanlar ve içlerinde yaşanan bambaşka hayatlar… Dolapdere’deydik.

 

dolapderegal2

Image 2 of 6

HAYATLARINI BAŞTAN SONA ROMAN GİBİ YAŞIYORLAR

Şimdilerde kentsel dönüşüm nedeniyle yıkılan o güzel binaların da elbet hikâyesi var. O binalarda da aşklar, kavgalar, heyecanlar yaşandı. Mine Söğüt, “Dolapdere-Kürt Kediler Çingene Kelebekler” isimli kitabında Dolapdere’nin tarihini ve o tarihteki insan hikâyelerini çok güzel anlatır. O der ki mesela, “Dolapdereliler hayatlarını baştan sona bir roman gibi yaşarlar. Doğup büyüdükleri semt, kaderleridir.” Dolapdere’ye varmadan arşınladığım yolda oto tamircileri, soğutmacılar ve merkeze vardığımda da manken imalatçılarına rastlıyorum. O kadar karışık ki hiçbir düzen yok. Sanki yeni kurulmaya çalışılan bir yer gibi. Tabii bir de devasa inşaatlar var. Onların da neye dönüşeceğini, her yeni binanın otel olmasından kestirebiliyoruz. Dolapdere merkeze geldiğimde, meşhur Apik İşkembecisi’ni görüyorum ama kapalı. Hemen yan komşusu İştah Lokantası’nın sahibine soruyorum ve Apik Bey’in rahatsızlığı nedeniyle dükkânın üç yıldır kapalı olduğunu öğreniyorum. Sonra lokantanın sahibi Levent Cumhur Andıç ve eşi Cilbert Tarakçı ile sohbete oturuyoruz. 1972’den bu yana Dolapdere’de esnaflık yapan Andıç, uzun yıllar klima sistemleri üzerine çalışmış. 2007’de eşiyle birlikte ev yemekleri yapan lokantayı açmışlar ve yıllar içinde “işinin ustası” dediği Apik Bey’in de yardımıyla işkembe yapmaya başlamışlar. Apik İşkembe’nin bir daha açılmayacağını anlatıyor Andıç: “Apik Bey açmaz artık. ‘Satmayacağım, kiraya da vermeyeceğim’ dedi. İsmini de satmaz kimseye.” Dışarıdakilerin içeri girmek, içeridekilerin dışarı çıkmak için çabaladığı, yıllarca dolup taşan Apik Bey’in yeri de yavaş yavaş tarihe karışıyor anlayacağınız.