Heykel, bir zamanlar iddialı erkek sanatçıların alanı olarak kabul ediliyordu. Fakat birkaç yıldır Eva Hesse ve Senga Nengudi’den Phyllida Barlow ve Ursula Von Rydingsvard’a kadar bazı sanatçılar, çağdaş heykel üreten sanatçılar için yer açtı.

2018’de, en ilginç, zorlu ve iddialı formlardan bazılarını yaratanlar da kuşkusuz ki vücudu özgürce parçalara ayıran, tabular yaratan ve grotesk’i kucaklayan kadın sanatçılar. Bu sanatçılar kendi araçlarının geleceğini tanımlamaya, sorgulamaya ve geliştirmeye yardımcı oluyorlar.

Kris Lemsalu

Kris Lemsalu ilk kez 2015’te Londra’da düzenlenen Frieze Sanat Fuarı’nda sanat dünyasının dikkatini üzerine çekmişti. Bu fuarda kendi parçası olan Whole Alone 2 (2015) için her gün sekiz saat boyunca seramikten devasa bir kablumbağa kabuğunun altına yerleştirilmiş bir deniz yatağına sereserpe uzanmıştı. 2019 Venedik Bienalinde Estonya’yı temsil edecek olan sanatçının, materyallerini beklenmedik ve hatta bazen aykırı noktalara taşıması meşhurdur. Lemsalu uçuk kaçık tablolar yaratırken seramik heykelleri eline geçen materyallerle birleştirir. Sanatçı böylelikle türlü çeşitli okumalara açık hikayeler anlatmayı, sahneler oluşturmayı, zaman zaman da gösterimlerde boy gösterecek aksesuarlar yaratmayı amaçlar.

2016’da gerçekleşen Car2Go ise mavi bir uyku tulumuyla iki araba kapısının oluşturduğu kanatlı bir yaratığa ev sahipliği yapmıştı. Buradaki odak noktalarıysa seramikten yapılmış iki köpek başıydı. Bu tuhaf heykel Lemsalu’nun çalışmaları boyunca izi sürülen iki farklı temayı akıllara getirir: Yüksek ve düşük değerli materyallerin dengelenmesini ve faniliğin insanı büyüsü altına almasını.

krislemsalu.com

Genesis Belanger

“Beğenmediğim, hoşuma gitmeyen bir parça veya materyal karşıma hiç çıkmadı” der Genesis Belanger. Doğrusu, heykel sanatından aldığı haz konusunda Queens’deki Mrs. Gallery’de yaptığı solo gösterisi ispat niteliğindedir. Sanatçı, New York’un gözde bölgelerinden birinde yer alan bu gösteriyi, insanın garipliklerini ve arzularını vurgulayan esprili, sürrealist seramiklerle donatmıştır. Belanger, sert cam, taş ve porselenden yapılma, kullanılmış kibritleri ve sigara filtrelerini sanatsal bir şekilde yere saçarak mekana yerleştirmişti. Ucu kıvrık pipetler süt kutularından sarkarken tuzluk ve biberlikler Day-Glo boya ile iyice vurgulanarak izleyiciye sunuluyordu.

Sanatçının objeleri, farklı kişiliklere ve kusurlara ayna tutarak kanlı canlı insanların yerine geçer gibidir. “Hırslarımız, açgözlülüklerimiz, güce tapınmalarımız”, olarak özetler Belanger objelerinin ruhunu. “Objelerim, psikolojimizin tüm o temel ve içgüdüsel taraflarını yansıtır. Bizi hem olağanüstü yapan ve hem de bazen darmadağın eden tarafları”.

Belanger’in taslaklardan tutun da çok sayıda karakalem çalışmaya uzanan ve sonunda içlerinden yalnızca gerçekten vazgeçemediklerini seçtiği sanatsal sürecinin meyveleri; yine New York’ta ancak bu sefer Perrotin bölgesinde sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Belanger’in seçtiği imgeler daha sonra özenle dokuduğu objelerin temelini oluşturuyor.

genesisbelanger.com

Letha Wilson

Letha Wilson’ın objeleri fotoğraf ve heykel arasında bir yerde durur, ya da başka bir deyişle imge ile form arasında. Sanatçının şu sıralar New York’taki GRIMM galeride görüntülenebilen o mükemmel solo sergisinde Steel I-Beam Wall Push (2018) çalışmasını incelemek mümkün. Bu çalışmada, çelik bir kirişin üzerine küçük katlar halinde dökülüyormuş gibi duran capcanlı renklere bürünmüş bir gökyüzünün kocaman bir dijital fotoğrafı imgenin tam ortasına yerleştirilmiştir. Sanatçının çalışmalarının çoğunda olduğu gibi, bu parça da fotoğrafın maddeselliğini ele alır.

Wilson insanın mekanı algılayışındaki ince değişiklikler, küçücük oynamalarla, heykel sanatının “uçsuz bucaksız özgürlüğü”yle, ve de sanatçının kendi ifadelerini kullanacak olursak, “heykel sanatının nasıl da herhangi bir materyalin veya sürecin kendisini tanımlamasına izin vermediğiyle” ilgilenir. Wilson’ın şu anda Massachusetts’deki deCordova Sculpture Park and Museum’da sunumda olan sergisinin bir parçası olarak parkın dış mekanlarında hem doğayı hem de insan elini işleyen enstalasyonları bulunmaktadır. Bu enstalasyonlar kendilerini çevreleyen yeşillik alanları düz, birbiriyle kesişen, soyut şekillerle usulca, yeniden şekillendirir.

lethaprojects.com

Natalie Ball

Natalie Ball heykellerini veya kendi deyimiyle “güç objelerini”; “işgal etmenin, meydan okumanın ve alt üst etmenin” araçları olarak görür. Sanatçının hayvan kalıntıları, oyuncaklar, eski kıyafetler ve sentetik saçlar gibi materyaller içeren heykelleri bazen genel geçer hikâyelere ve dominant kimliklerine esprili alternatifler sunarlar.

2017’deki Kadınlar Yürüyüşü’nden sonra hemen her yerde karşımıza çıkmaya başlayan pembe aksesuardan farklı olarak, sanatçının 2018’de görmeye başladığımız “Her Pussy Hat” isimli çalışması; boks eldivenleri, denizkulağı kabukları, insan saçı, kar maskeleri, Hudson’s Bay Co. marka battaniyeler ve tuvalet kağıdı ruloları karışımının bir araya gelmesinden oluşan yama işi (patchwork) bir parçadır. Amerikan yerlileri için özel önem taşıyan materyallerin bir ürünü olan şapka (Her Pussy ‘Hat’), ABD’deki beyaz kadın kimliğini simgeleyen pembe parçanın karşısında karmaşık, çok katmanlı ve iddialı bir rakip olarak dikilir. Ball’ın 2017’deki çalışması olan “Thriller” ceket ise Michael Jackson’ın ikon görünümünü hatırlatan kırmızı vintage bir kıyafettir. Sanatçı bu parçayı, kirpi dikenleriyle bezeli yerli bir dokuma kumaşa benzeyecek şekilde uyarlamıştır.

Aynı zamanda performans üreten Ball şu anda Washington’daki Northwest Art Müzesi’nde işlerini sergiliyor. Sanatçının ayrıca Avustralya’nın Brisbane şehrindeki Modern Sanat Enstitüsü ile Seattle’daki Method Galeri’de ek sergiler planlanması da gündemde.

nataliemball.com

Marie Hermann

Marie Hermann’ın somut, muntazam objelerde sakin duruşlu düzenlemeler yapması ilk bakışta Kinfolk jenerasyonuna (bu jenerasyon Donald Judd’ın minimalizmini ortak payda olarak kabul etmiştir) aşina bir dilde konuşmak gibi görünebilir. Hermann’ın porselen abajur şapkaları, eğrili şekilleriyle yumuşak limon tonlarını gösterişle sergilerken parlak kaplarıysa beyaz raflarda mütevazılıkla konuşlanmıştır. Ancak Hermann’ın elinin değdiği çalışmalarda görünüşte son derece genel olan bu formlar hafifçe çarpıtılır ve soyutlaştırılır. İç mekânlardaki objelere beslediğimiz derin yakınlığa şiirsel göndermeler yapabilsinler diye bu formların işe yararlılıkları bir kenara itilmiştir. Hermann 2018’de görücüye çıkardığı “Miles of silent, but not now” isimli çalışmasında bir duvardan aşağı uzanan soluk ahududu rengi bir silikon zincirin üzerine porselen ve cilalı seramik şekiller serpiştirmiştir. Yine 2018’de sergilediği “The Solid space, as you unloose” isimli çalışmasında üç seramik parçanın yarattığı geometri, rafın köşesinden sarkan erotik bir silikon kumaş parçasıyla dengelenmiştir.

mariehermann.com