Reklam fotoğraflarından beyazın korkutucu etkisini ön plana çıkaran manipülatif karalerine kadar geniş bir portfolyoya sahip Ece Gürlü’nün sürrealist dünyasına daldık. Gürlü’yle Louvre Müzesi’nde Exposure Awards/The Dreamers Collectıon’da sergilenen işleri sonrası bir araya geldik.

ece-gurlu-.2jpg

Kendinden bahsetmek ister misin? Neler yapıyorsun bu günlerde? Fotoğrafçılık nereden çıktı? Ne zamandan beri fotoğraf çekiyorsun?
Tabii ki, bu dönem benim için altı sene önce Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf Video Bölümü’ne girmemle başladı. Üniversitenin son senesinde photo manipülasyona olan ilgim kuvvetlendi ve bağımız sonrasında da kopmadı. Bugünlerde de fotoğraf ve video alanında kurduğumuz kreatif bir ekiple reklam işleri üretiyoruz.

Fotoğraf makinesini ilk kez eline alıp bir şeyler çekmeye başladığında ne hissetmiştin?
Elime ilk kez fotoğraf makinesi aldığımda ne hissettiğimi çok hatırlamıyorum ama o dönem 5’li seriler çekerek portfolyomu oluşturmaya odaklanmıştım. O dönem şimdiki fotoğraf tarzımı bulmama yardımcı oldu.

Ne tür makineler kullanıyorsun?
Kendime ait bir Canon 5D mark 3, bir de polaroid makinem var. Profesyonel işlerin gereksinimine göre Hasselblad ve Redd kamera kullandığım da oluyor.

Dünyayı Instagram’ın kadrajından görmekle, makinelerin ekranından görmek arasında ne fark var?
Instagram’ı iki senedir detaylı olarak kullanıyorum, dikdörtgen fotoğraf kadrajlarından kare kadraja geçtiğimde bu formatın işlerimdeki minimal ve grafik algıya daha çok oturduğunu fark ettim ve Instagram haricindeki işlerimde de genelde kare format kullanmaya başladım.

Fotoğraflarında fazlaca manipülasyon var. Gerçekten uzaklaşıp yapaylığı ön plana çıkarmaya nasıl bakıyorsun?
Manipülasyonu yoğun şekilde kullanmaya başlamamın sebebi aslında sadece fotoğrafçı olmak istemememle alakalı. Ben üretmek istediğim serileri fotoğraf ve dijital edit’ler yardımıyla oluşturuyorum, yani fotoğraf ve pikseller benim için birer araç.

Çağdaş fotoğrafçılık dediğimiz şey her şeyin dijital olması anlamına mı geliyor?
Çağdaş fotoğrafçılığın kesinlikle dijital olması gerektiğine inanmıyorum, sanatta çağdaşlığın üretilen işlere bağlı olduğunu düşünenlerdenim. Analog makineyle de günümüzü yakalayan ve algıda sanatı ileriye götürebilecek işler ortaya çıkıyor.

1 2