Galerist’de 7 Nisan – 7 Mayıs 2016 tarihleri arasında görülebilecek olan Halil Vurucuoğlu’nun“Reborn”adlı altıncı kişisel sergi teması; Carl Gustav Jung’un aynı isimli arketipinden yola çıkarak oluşturduğu şuuraltının esrarengiz katmanlarını ayrıştırarak temsili imge ve sembollerle kişinin iç dünyasını irdeleyen neden ve nasıl sorularına yanıt aramaya çalışırken biz de merak ettiklerimizi sorduk.

RÖPORTAJ VE PORTRE FOTOĞRAFI: EDA EMİRDAĞ

  • Halil Vurucuoğlu kimdir? Kendinizden bahseder misiniz?

1984 senesinde İzmir’de dünyaya geldim, 2007’ de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünden mezun oldum.

2008 senesinde gerçekleştirdiğim ilk kişisel sergim ‘’Bambu’’ dahil biri Bremen’de olmak üzere toplam altı kişisel sergim oldu, yurt içi ve dışında bir çok fuar ve grup sergiye katıldım.2009 senesinden beri yaşamımı ve çalışmalarımı İstanbul’da sürdürüyorum. Genellikle kâğıt kesme işlerimle anılsam da bunun yanı sıra suluboya ve sprey boya gibi farklı tekniklerin bir arada olduğu işlerde üretiyorum.

Halil Vurucuoğlu - 'Self&Ego', 2015, Elle kağıt kesme üzerine suluboya, 140x185 cm

  • ‘’ Reborn ’’ adlı sergi de kağıt kesme tekniğiyle yapılan işler gördük, bize bu teknikten bahseder misin?

Yaklaşık on senedir üzerinde çalışıp geliştirdiğim kağıt kesme tekniği, resmin klasik olanakları dışında gerçekleşebilecek eklektik bir üretim imkanı sağlıyor. Keseceğim kağıtları sulu boya ile renklendiriyorum. Sulu boyanın kesilen kağıtların keskinliğine tezat geçirgen, dalgalı ve yumuşak oluşu sayesinde katmanlar üzerinde ayrı boyutlar yakalayabiliyorum. Görsel seçimlerimde genelde sulu boya defterlerimden yararlanıyorum. Seçtiğim görsellerin önce sulu boya resimlerini yapıyorum ardından yaptığım sulu boyları dönüştürerek kağıt kesme resimlerimi üretiyorum.

  • Galerist’de hala sergilenen 6.kişisel serginizi diğerlerinden ayıran bir fark var mı yada diğer sergilerinizle arasında bir bağı var mı?

Kendimi ve çevremi daha yakından tanımak için yaptığım araştırmalar sonucu ‘’Reborn’’ şekillenmeye başlamıştı. Önceki çalışmalarımda zaman zaman dış dünyaya çok yakından baktığımı fark ettim ve sonra insanı, toplumu, olan hadiseleri ve perde arkasında dönenleri daha derinden anlayabilmek için iç dünyama doğru keşfe çıktım. Zira dışarıda olan her şey aynı zaman içeridedir de. İnsanın içinde bulunduğu olumlu veya olumsuz tüm olayların insandaki kaynağını araştırmaya başladım. Geçmiş sergilerime göre ‘’Reborn’’ bu yanı ile biraz da benliği keşif süreciydi.

  • İleri ki zamanlarda seni nasıl çalışmalarla göreceğiz, projelerin var mı?

7 Mayısta sona erecek ‘’Reborn’’a tüm enerjimi verdim, sergiyi tamamladıktan sonra denemek ve devam etmek istediğim farklı projeler elbet var fakat şimdiden konuşmak fazla soyut olacağından, ileriye dair söyleyebileceğim tek şey; resim izleme sürecini farklı bir deneyime taşımaya çalışıyor olacağımdır.