REFİKA BİRGÜL
Mutfağı televizyondan Youtube’a Taşımak
Televizyona aptal kutusu diyoruz. Peki aptal kutusundan kaçıp da özgür bir platform olan YouTube’a televizyonun tersi işler yapmak için gelen kimse yok mu? Daha da önemlisi bu yoğun akışta kendimizi korusak da iyileşmeyi nasıl sağlayacağız? Bu konuda başarıya ulaşmış ve en leziz çözümleri bulmuş Refika Birgül ile konuştum.

Matematiği çok seviyorsunuz… Yemeklerin algoritmasını çıkarttığınıza göre?
Çocukken rahatlamak için yirmi yediyi katlarıyla sayar, böyle çarpar toplar rahatlardım. Çünkü dünya bana çok karmaşık geliyor, matematikte belirli şeyleri sabit alırsın ya, bunlar beni feci rahatlatıyor.

YouTube ile aranızdaki samimi ve organik bağ nereden geliyor?
Aslında YouTube’un en büyük farklarından biri bu çok başka ilişki. Benim YouTube’da insanlarla kurduğum ilişki bana diğer mecralara göre çok daha güzel, gerçek ve uzun geliyor. Facebook ve Instagram kafasıyla video yaparsan tutmasının imkânı yok ve bu da hoşuma gidiyor. Bunlara kıyasla YouTube’da insanlar gerçekten vakit harcıyorlar. YouTube bana kendimi bulmam konusunda da çok iyi geldi. Televizyonda ‘Aman bunu kimse dinlemez’ dedikleri her şeyi ben orada çok mutlu bir şekilde çatır çatır anlatabiliyorum! Televizyonda hem limitli zaman var, hem de kadın bir taraftan ev süpürürken izliyor seni, verdiğim emek havaya uçuyormuş gibi hissediyorum. YouTube’da izleyici gelip seni buluyor ve her zaman ulaşılabilir olduğun için uzun vadede çok daha fazla insana ulaşabiliyorsun.

YouTube’a geçmeye nasıl karar verdiniz?
Binamızda bir Büyük İskender heykeli var. Benim de küçükken İskender hakkında dinlediğim bir hikâyede İskender her yeri fethediyor, sonunda orduları şikâyet etmeye başlayınca da sıkılıp ordusunu dağıtıp yeni ordu kuruyor. Bir nevi böyle oldu. Bir taraftan koşullar, diğer taraftan yeni bir şey yapma arzusuyla oldu. Klasik Türk medyasında köşeleri tutmuş insanlar var ve sürekli bu tutar, bu tutmaz gibi bir olgu var kafalarında. Hayatında hiç yemek programı izlememiş insanların programın hakkında böyle ahkâm kesmesi ve aynı sorunları tekrar tekrar yaşamak insanı acıtıyor. Bundan sonra bağımsız olabileceğim bir alan istedim. Bir de biz burada küçücük ama aslında çok kocaman bir ekibiz. Bahar var, Burak’ın ekmekleri var, Nursen Teyze’nin bulgurları var. Hem daha fazlasını verebilecekken neden geri kalalım dedik, hem de özgür olalım istedik. Bir de YouTube’u kurarken benim eski film festivali organizasyon işlerimden tanıdığım Kemal Güler ile tesadüfen karşılaştık. Onlar da dört ortak Turkey Video Network isminde bir MCN kurmuşlar. O da YouTube işini bizim binaya taşıdı. Onların da yardımıyla başladı. Ancak yapmak istediklerimin daha yüzde ellisini yapmışımdır!

Kolay oldu mu peki bu geçiş?
Çok zordu başta, kurallar tamamen yeni ve farklı. Daha önceden edindiğimiz bilgileri buraya adapte etmekte zorlandık. Televizyonda sponsorlardan dolayı tartışmalı konulara değinmen asla söz konusu değil. Alanya’da canlarına okunan muz üreticilerinden bahsedemiyorsun mesela. O ciddiyetten samimiyete geçmek ilk üç ay çok zordu.

Manevi tatmini belli ki fazlasıyla olmuş. Peki maddi olarak da tatmin ediyor mu YouTube?
Özellikle yapınız küçükken araya giren her sponsor aradaki camı kalınlaştırıyor. Bu yüzden bir süre daha sponsorsuz var olmayı becerebilirsen elin de güçleniyor. Ben para kazanmak için değil, Türk mutfağı ile ilgili belirli şeyler yapmak için yola çıktım ve YouTube bunu gerçekleştirme yerim. Parayı farklı şekillerde de kazanıyoruz ‘Aman kanalım bozulmasın!’ diyorum ben daha çok.

Kanalınızla çok özdeşleşmiş görünüyorsunuz, bu videolara da çok güzel yansıyor.
Aynen! Çok enteresan mesela evde başka, dışarıda başka bir insanım. Evde çok daha fazla içime kapanıyorum ama mutluyum kendi dünyamda. İçimde bir his var ki YouTube bana o içime kapanıp kendimce yaşadığım renkli dünyayı kemiksiz aktarabileceğim bir yer gibi. O yüzden bazen kameraya da mı ben çeksem, kimse de etrafımda olmasın, her şeyi ben yapayım, sadece kafa sesim ve ekran olsun gibi düşüncelere kapılıyorum.

YouTube kurallarını değiştiriyor, popüler YouTuber’lar şirket çatıları altında toplanıyor. YouTube’un bu süreçte giderek ana akım medyaya yaklaştığını düşünüyor musunuz?
İnşallah YouTube’dan kimse okumaz, ya da okusunlar. Bunu Instagram’da da Facebook’ta da yaptılar. Facebook’ta benim bir milyona yakın ve gerçekten alın teriyle yaptığım bir takipçi kitlem var.
Senin her paylaşımın yedi yüz bin kişiye gösterilirken bir gün iki yüz bin kişiye gösterme kararı aldı Facebook. Aslında bu çok büyük bir haksızlık. Takipçiniz zaten görüyor ama yeni insana ulaşamıyorsun. Bunu illa ki YouTube da yapacak. Kendi aralarında top çeviriyorlar aslında. Böyle bir durum olursa, diğer özel kanallarda yaptığın programı kullanamama gibi bir durum yok. Ben şuan ‘Mucize Lezzetler’ programımı kullanamıyorum ama YouTube’da yaptığım içerik, benim içeriğim. Pılımı pırtımı toplayıp başka yerde açabilirim aynı kanalı. Bunu her defasında yapmak ve bu sürecin bu kadar hızlı olması çok yıpratıcı tabi bizim için.

Peki siz tüm projelerinizdeki bu içerikleri nasıl oluşturuyorsunuz?
Benim asıl gayem Türk mutfağına dair bir arşiv oluşturmak zaten. Reçeteden çok teknik anlamında. Türkiye’de ya tarih kitabı var ya tarif kitabı var. Ya hikâye anlatıyoruz ya reçete veriyoruz. Aslında Fransız mutfağı bunun iyi bir örneği. Mesela benmari deyince o teknik hemen oturuyor kafamızda, peki tirid ne? Aslında bir Anadolu tekniği ve İskender kebap da ekmek kadayıfı da tiridin farklı çeşitleri ama ‘tirid budur’ dememiş kimse. YouTube’un en güzel yanı bunu gençlere de söyleyebiliyor olmak. Daha abone olmaktan, takip edip, beğenmekten haberi olmayan ama televizyonda bu tarifleri artık göremediği için YouTube’a gelen geniş bir kitle vardı. Şimdi beni hiç ama hiç televizyondan bilmeyip sadece YouTube’dan bilen gençler var.

Nasıl abone olunur videonuz bizim jenerasyonumuz için anlamsız ama talep oldu sanırım?
Şöyle söyleyeyim; her sosyal medyada canlı yayın yaptığımızda YouTube kanalımızdan bahsediyorduk, bırak abone olmayı ‘Paralı mı?’ sorusu geliyordu her seferinde. ‘Hadi kanalıma abone olun!’ dediğimde bu benim için bir şey ifade etmiyor, gerçek bir istek olduğunu anlaması lazım insanların. Eğlenceli bir taraftan da!

‘Fransız bir genç akşam yemeğinde sevgilisine spagetti yapınca garip olmuyor, o zaman neden lahmacun yapmasın ki?’ demiştiniz. Bu İngilizce içerikler göreceğimiz anlamına mı geliyor?
Çok istiyorum zaten. O Fransız’a bunu öğretebilmek için bunu yapmak zorundasın. Ancak yeni jenerasyonun alt yazı okuyacağını sanmıyorum. Bu yüzden birebir aynı içerik bile olsa İngilizce olarak çekilmesi gerekiyor. Farklı kanalda mı, bizim programın yurt dışına satılmasıyla mı olur bilmiyorum. Yine de ne olursa olsun YouTube’da olması gerekiyor.

YouTube nasıl devam edecektir sizle?
Biz eskiden uzun yemek tarifleri izliyorduk, daha kısa videolar çıktı, sonra bir dakikalık videolar çıktı. Benim bunları yapan arkadaşlarımdan birkaç tanesi ‘O videoları izlemek bile uzun geliyor artık” diyor. Bu kadar kırpılma biraz korkutucu ama bunlar hep gelip gidecek ve YouTube kendi klasiklerini yaratacak. Bu klasikleri biriktirerek de devam edecek. Şu da bir gerçek, YouTube sizden sonraki jenerasyon için Google gibi olacak. ‘Okulda ne giyerim?’ sorusundan tutun da ‘Nişantaşı’na nasıl giderim?’e kadar her şeyi YouTube’a soracak insanlar ve okumak yerine bir dakika içerisinde bilgilerin aktığı videolar görecekler. Bundan sonrası da her halde VR olur.

Son olarak siz hangi kanalları izliyorsunuz?
Casey Neistat ve Saara’yı izliyorum. Makyaj kanallarına da bakacağım bir boş vaktimde!

1 2 3 4 5