Erinç Seymen, İstanbul Modern’deki görsel ve işitsel sanatlar arasındaki bağların izlerini süren sergi “Çok Sesli”de üç farklı performans kaydından oluşan video çalışmasıyla yer alıyor.

Sanatçı ile milliyetçiliğe eleştirel bir yönden yaklaşan çalışması “Bir Şiir İçin Performans” üçlemesi, müzik zevki ve İstanbul’un sanat ortamına dair konuştuk.

 

Image 1 of 4

“Çok Sesli” sergisini gezerken izlemekte, anlamakta en çok zorlandığım çalışma Erinç Seymen’in Slovenyalı sanatçı ikili son:Da ile beraber ürettiği performans videoları oldu. Karanlık bir odanın içerisinde Seymen’i, “Bu Arslana Dokunmayın”, “Bayrak” ve “Ya Gazi Ol, Ya Şehit” isimli milliyetçi duygularla yazılmış şiirleri okurken (veya okumazken) seyredip, bir yandan da odaya girip çıkanları analiz ediyordum. Yabancı iki kız girdi içeri ve hemen çıktılar. Yaşlıca bir bey geldi sonrasında. İki dakika videoya “baktıktan” sonra İngilizce bilip bilmediğimi sordu. Bu soruyu sormakta haklıydı. Seymen’in şiirleri okurken ne dediği belli olmuyordu. Yalnızca İngilizce alt yazılar geçiyordu. Odaya girmeden önce okumamız için şiirlerin yer aldığı bir kâğıt hazırlanmıştı ama çoğu ziyaretçi okumadan içeri giriyordu. Üstelik Seymen, performanslarda karşımıza tüyler ürpertici üç farklı kılıkta ve bozuk görünümlü çekimler eşliğinde çıkıyordu. Performansları izlemenin bu derece zorlu olmasının sebebi neydi? Seymen şiirleri okurken neden anlaşılmamayı tercih etmişti? Peki ya o korkutucu karakterler neleri sembolize ediyordu?