İlk kez 1740 yılında bir peri masalı olarak yaratılan Beauty and the Beast (Güzel ve Çirkin) efsanesi, günümüzde de geçerliliğini korumaya devam ediyor. En son Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde izlediğimiz Tony ödüllü müzikal şimdi de Emma Watson’la gündemde… Watson yeni Belle. Biz de bu fırsatla müzikalin geçmişini mercek altına aldık.

 

1

Image 1 of 3

“ve odur ki, genç kızın evinde
yaşamaya başlaması
bu vahşinin utanmasına neden olacaktır”

Geçmişinin her ne kadar 18. yüzyıla dayandığını söylesek de aslında Güzel ve Çirkin hikâyesinin çıkış noktası Roma mitolojisine kadar uzanır. Başka birçok temanın yanı sıra aşkın, güvenin ve sonsuzluğun işlendiği Cupid ve Psyche’nin ya da Grimm Kardeşler’den Kurbağa Prens’in yeniden yorumlanması gibidir.
Metnin orijinali de yine bu tarz değerler üzerine kurulu ancak popüler yorumlamaların hemen hepsinin öne çıkardığı şeyler farklı. Kiminde karakterler baskın çıkarken kiminde kostümler ön planda. Bazı yorumlamalar ise işin saf psiko-analitik yönüne değiniyor. Sonuç olarak her yönetmen kendi hayaliyle efsaneyi ortak bir paydada buluşturuyor.

BROADWAY’DEN MASALLAR
Görsel şölen niteliğindeki en iyi müzikal dalında Tony ve Olivier ödüllü müzikal, 20. yıl özel turnesi kapsamında Cats, Notre dame de Paris ve Jersey Boys gibi müzikallerin de sahnelendiği Zorlu Center PSM’de sergilenmişti. Müzikal gösterinin en büyük özelliği bir Disney- Broadway ortak yapımı olmasından ötürü kullanılan kostümler. Aslında bunu vizyon filmlerinde kullanılan bluebox efektler gibi de düşünebiliriz. Müzikal boyunca sadece hikâyenin akışıyla değil, karşımıza çıkan kostümlerle de yolculuğa çıkacağız. Belki klişe bir şekilde Güzel karakterini beyazlar ve Çirkin karakterini siyahlar içinde düşünebiliriz. Ayrıca şov hakkında hiçbir şey bilmeyenler dahi promo görsellerini gördüklerinde karakterlerin kimlikleri hakkında bilgi sahibi olabiliyor. İşin özü güzel ama kimi zaman da korkutucu bir dünyayla karşı karşıya kalıyoruz. Kısacası şov görsellik üzerine kurulu...