İstanbul’da kendisini hayvanların diş sağlığına adamış, çalışmalarının hemen hemen tamamını bu yönde gerçekleştiren bir veteriner hekim var. Dr. Onur’la kedilerin dişlerini “kedigillerin köpek dişi” uzunluğunda konuştuk.

Doğumdan ne kadar sonra dişleri çıkar, ne zaman kuru mama gibi sert besinler yemeye başlayabilir bir kedi?
Kedilerin süt dişleri ve kalıcı dişleri aslında anne karnında şekillenmeye başlar ancak diş eti seviyesinin üstüne üç haftalıkken çıkar. Dört haftalık olduklarında dişler iyice uzar ve anneye rahatsızlık vermeye başlarlar. Anne sütünün önemi malumunuz, mutlaka 45 gün boyunca süt emmelerini isteriz kedi bebeklerinin, kimisi bunun suyunu çıkarıp dört aylıkken bile emebiliyor ama bu sağlıklı ve istenen bir davranış değil. Yavrularda sütten mamaya geçişi önce yumuşak besinlerle yapmak sindirim sisteminin alışması açısından daha mantıklı olacaktır. Ancak bu bir-iki haftalık alıştırma sürecinden sonra yavru kediler için özel formüle edilmiş bir rasyona geçmek, hem dişlerin kaşıntısını alacak hem de süt dişlerinin değişimini kolaylaştıracaktır.

Sağlıklı ağız ve diş yapısına kavuşması için bebeklik döneminde nelere dikkat etmek gerekir?
Evcil kediler süt dişlerini beş ila yedi aylık olduklarında tamamen değiştirir ve 26 süt dişi atıp 30 adet erişkin diş çıkarır. Bu dönemde dikkat edilmesi gereken en önemli husus düşemeyen süt dişleridir ve mutlaka cerrahi olarak uzaklaştırılması gerekir. Alttan gelen kalıcı dişin süt dişinin kökünü eritememesi sonucu oluşan bu durum maalesef pek çok sağlık sorunu yaratmakta ve kalıcı dişlerin de hasar görmesine neden olmakta. Beklemek kimi zaman işe yarasa da bu alınması pek mantıklı olan bir risk değil. Kırılan süt dişlerinde “Nasılsa düşecek” deyip alttaki dişi de unutmamak gerekiyor.

Kedinin diş sağlığı açısından ideal beslenmesi nasıl olmalı?
Bu maalesef henüz üzerinde konsensus oluşmuş bir konu değil. Çoğu meslektaşımın kuru mama haricinde bir besin önermediği gerçeği var ve bunu destekleyen ciddi bilimsel çalışmalar da mevcut. Ancak şu bir gerçek, kedilerimizin köken aldığı doğal akrabalarının diyetlerinde tahıllar yok. Siz tahıl yememesi gereken bir canlıya nişasta kaynağı verdiğiniz anda otoimmün (bağışıklık sisteminin kendisine saldırdığı) hastalıklara ortam sağlamış oluyorsunuz. Bunun mekanizması tam olarak anlaşılamamış olsa da yeni ekol tahılsız beslenmeye doğru kayıyor, hatta 70’lerden bu yana gelen bir de çiğ beslenme akımı var ki pek çok tartışmaya açık. Ayrıca bitkilerden alınan fito-östrojenlerin etkilerinin de ciddi bir şekilde değerlendirmeye alınması gerektiğini düşünüyorum. Bence kedinizi beslerken karar verilmesi gereken birkaç husus var: Günlük yaşam temponuzun kaç saatini yemek hazırlamaya ayırabilirsiniz? Kedinizin sağlıklı ve uzun ömürlü yaşaması için aldığı kalori miktarını egzersizle atmasını sağlıyor musunuz? Su tüketimini takip edebiliyor musunuz? Öncelikle bu soruların yanıtlanması ve kediniz için en doğru beslenme programının sağlanması gerekiyor. Aksi takdirde obezite, diyabet, böbrek yetmezlikleri veya idrar yolu hastalıklarını göğüslemek gerekiyor. Ağız sağlığı açısından kuru mama ile yaş mama arasında pek bir fark olduğunu söylemek mümkün değil, zira kedilerimizin mamalarını bizim gibi çiğnemediği, bütün olarak yuttuğu, kazara bir iki tanesini kırdığını unutmamak lazım. Bu nedenle “Yumuşak besinle beslenen kedide daha fazla diş taşı olur” diye bir çıkarıma varmak artık doğru kabul edilmiyor.

efe-dizi-3_siyah

Irklara özel sorunlar var mı?
Sokak kedisi tavsiye etmemin en büyük nedenlerinden birisi de bu zaten. Safkan olması demek, o ırkın elde edilebilmesi için selektif yetiştiriciliğe yani dar bir gen havuzuna ihtiyaç duyulması demek. Irkın temelini oluşturan bireylerdeki hastalıkların o ırkta görülme sıklığı da artıyor dolayısıyla. Örnek vermek gerekirse, İran gibi brakisefalik (basık burunlu) ırklarda dişlerin birbirleriyle olan iştirakları bozulmuş durumda ve bu hastaların diş sorunu yaşamaması neredeyse mümkün değil.

Kedi sahiplerini uyarmak istediğiniz noktalar var mı?
Diş ve ağız hastalıklarının estetik maksatlı değil, total vücut sağlığını koruma amaçlı tedavi edildiğini kavramamız ve mutlaka her gün hastalarımızın ağzına bakmamız gerekiyor. Beslenmede temel kural çiğnemeyeceğiniz bir cismi kedinize vermemeniz; sizin minenizle onların minesi pek de farklı değil. Kırılan bir dişin ağrısını kedinizin dile getirmesi mümkün değil. Kediler henüz evcil diyebileceğimiz bir noktaya evrilemediler, hâlâ vahşi akrabalarının özelliklerini gösteriyorlar. Ağrı vahşi hayatta ciddi bir zayıflık göstergesidir ve kediler içgüdüsel olarak ağrılarını saklama eğilimi gösterirler. Ağrı yaşayan bir kedi bu nedenle saklanır veya sosyalize olmaktan kaçınır. Ağrısını dile getiremeyen bir hastanın avukatlığını yapmak da biz veteriner hekimlere düşüyor. Bilimsel yöntemlerle ağrı oluşturan hastalıkları hasta yakınlarımıza aktarmamız ve bu durumun oluşmaması için neler yapılması gerektiğini iyi talim etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Veteriner diş hekimliğinin temel mottosu estetik amaç gütmeden, ağrısız ve enfeksiyonsuz bir yaşam sunmaktır.